Kozasından yeni çıkmış bir kelebeğin kanat çırpışı gibiydi hayat, düşe kalka ilerliyordun..ÖZGÜRLÜK
**
Şafak sökmek üzereyken elimde ki üç beş eşyamın olduğu küçük valizimi çekiştirerek sevgi evinin kapısına gelince durdum. Güvenlikteki amcaya başımla selam verip mahcupça gülümsedim. Arkamı dönüp son dört yılımı geçirdiğim kuruma baktım.
Burada iyi kötü birçok anım vardı.
Vedalardan kesinlikle nefret ediyordum. Bu yüzdendi ya sabahın bu saatinde kalkıp yollara düşmem. Kimseyle vedalaşmadan gitmek istiyordum. Nasılsa arkadaşlarımı görmeye gelecektim. Bu bir son değildi.
Beş yaşından beri devlet kurumunda kalıyordum. Beş yaşında yurtlarda başlayan hayatım dört yıl önce yeni adıyla sevgi evinde devam etmişti ve bugün sona eriyordu. Lise hayatım bitmişti ancak reşit olmadığım için bu güne kadar ayrılmak için beklemem gerekiyordu.
3 Şubat..
Evet, bugün benim doğum günümdü. 18'ime basmıştım. Koruma kararımı uzattırabilir ve devlet kurumunda kalmaya devam edebilirdim, üniversite okuyabilirdim ama istemiyordum. Artık özgürdüm.
Araştırılması, öğrenilmesi gereken çok şey vardı. Alınması gereken bir intikam.. Bulunması gereken bir kardeş..
Beş yaşımdayken babama atılan korkunç bir iftiranın sonucunda ailem darmadağın olmuştu. Babam sivil bir polisti. Bakanların ve bazı önemli devlet adamlarının yakın korumalığını yapar sık sık görevi değişirdi. O zamanlar bilmiyordum tabi neden bu kadar sık görevi değiştiğini ama daha sonra öğrendim ki babamın aldığı özel eğitimler onu vazgeçilmez kılmış. Genç yaşına rağmen önemli buluşmaların ve görevlerin adamı olmuş. Taa ki o geceye kadar.
Bir gece evimize gelen polisler babamı apar topar evden götürmüşlerdi. Sözde işlediği suç ise vatan hainliği!
Yaşımın küçük olmasından dolayı olan biteni çok iyi hatırlayamıyorum. Tek hatırladığım olayın üzerinden çok geçmeden babamın vatan hainliği damgası yüzünden hapishanede öldürülerek ölüm haberinin gelmesi, cenazesi ve cenazesinin akşamında annemin yenik düşerek gözlerimin önünde kendisini asması.
Çok değil, sadece iki aylık bir sürede hayatımızın darmadağın olması..
Sonrası ise malum, küçük kardeşimle beraber kuruma gelişimiz ve onun evlatlık verilmesiyle yapayalnız kalmam.
Her gece, o günden bu güne her gece babamın adını haklıya çıkaracağım günün hayaliyle yanıp kavruldum. Bu iftirayı kimin attığını neden attığını bulmak için yeminler ettim sözler verdim kendime.
Şerefiyle görevini yapan bir adamın bir gecede vatan haini ilan edilmesinin intikamını alacaktım.
Kurumun geniş kapısının açılmasıyla yavaş adımlarla avludan çıktım. Çok değil birkaç adım atıp kaldırıma oturdum. Dizlerimi karnıma kadar çekip kollarımı etrafına doladım ve güneşin yeryüzüne doğuşunu izlemek istedim.
Soğuktu.
"Şimdi ne yapacaksın Asel?" diye mırıldandım kendi kendime. Evet, ismim Asel. Babam bal kızım bal kızım diye severmiş daha doğmadan beni. Bu yüzden doğar doğmaz hiç düşünmeden bu ismi vermiş bana.
Soğuk kaldırımda insanların kirli yönlerini örten gece karanlığı ortalıktan çekilirken sessizce bekledim bir süre. Yapayalnız ve kimsesizdim. Gidecek yerim yoktu. Daha doğrusu ben kimsem olmamasını seçmiştim. Kendime hayat kurmak istediğim için kurumdan direkt ayrılmayı talep etmiştim. İstediğimde artık reşit olduğum için gerçekleşmişti. Kurumdaki hocalarım okumam için ısrar etse de dinlememiştim. Bir işe ihtiyacım vardı ilk önce. Sonra da başımı sokacak bir yere. Gerisini toparlardım. Aza şükretmeyi küçük yaşta öğrenmiştim zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
AcciónBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...