✾ 21.

97 11 0
                                    





Dışarıdan duyulan müziğin sesi kulakları rahatsız edecek cinstendi. O kadar rahatsız edici bir yüksekliği vardı ki içeride buna nasıl katlanacağımı düşünmüştüm. Evet, ilk kez bir bara geliyordum. Bunun için heyecanlı ya da meraklı falan değildim. Sanırım nedenini bilmediğim bir şekilde sadece burda olmak istiyordum.

Emir başıyla mekanı gösterdiğinde arabanın önünden geçip yanına geldim. Bana kısa bir bakış atıp yüzümü süzdükten sonra bir anda elimi kavradı. Ben ne olduğunu anlayamadan yürümeye başladığında peşinden ilerlemeye koyuldum.

Çevredekilerin dikkatini çekmek istemediğim için sessizce birkaç kez elimi çekmeye çalışsam da buna müsaade etmemiş daha da sıkı kavramıştı. Yüzüm kızarırken ellerinin ellerimde bıraktığı sıcaklık kalbimi ısıtıyordu sanki. Bu adamın hareketleri bünyemde elektrik etkisi yaratıyordu. Bunun sebebini çözebilmiş değildim.

Mekanın kapısına vardığımızda ızbandut gibi iki adam dikilmiş, Emir'i görünce önlerini iliklemişlerdi. Emir başıyla onlara selam vermiş ve mekandan içeri girmişti.

İçerisi loş ışıklarla aydınlık denilemeyecek kadar az aydınlatılmıştı ve bir koridor boyu uzanıyordu. Müziğin gürültülü sesi beni daha çok rahatsız etmeye başlamış, burnuma gelen yoğun alkol kokusu dolu olan midemi bulandırmıştı. Yanımdan geçen birkaç insanın omzuma çarpması bedenimi istemsizce hızlandırmış ve Emir'in arkasına iyice sokularak ilerlemeye başlamıştım.

Koridorun sonunda geniş bir alana çıkmıştık. İçerisi iki katlıydı ve geniş bir oynama pistinin etrafında yuvarlak masalar dizilmişti. İnsanlar masaların etrafına toplanmıştı ve henüz erken bir saat olmasına rağmen oldukça kalabalıktı.

Emir geniş alana geçmeden koridorun sonunda durmuş etrafı izliyorken bir anda bakışlarını bana çevirdi. Yüzüme bir şey öğrenmeye çalışıyormuş gibi bakarken "Sorun ne?" diye sordu duymam için oldukça sesli bir şekilde. Tek kaşı havalanmıştı.

"Sorun yok." dedim onun gibi bağırır tonda. Yüzünü yüzüme biraz daha yaklaştırdı. "Elimi az daha sıkarsan kemiklerimin kırılmasından korkuyorum. Kuru bir şeysin ama, gücün yerinde." dediğinde elini gerçektende sıkıca kavramıştım. Tedirgin olduğum zamanlar böyle tepkiler verebiliyordum ve bu benim istemim dışında gerçekleşen bir hareketti.

"Pardon." dedim elimi çekmeye çalışırken fakat Emir bırakmadı. Dudağı yana kıvrılırken bir anda beni kendine çekti ve kolunu belime dolayarak yanında durmamı sağladı. Belimin kenarında olan eli elbisenin incecik kumaşını sanki yakıp geçiyor tenimi kavuruyordu.

Şaşkınlıkla gözlerim irileşirken dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. "Benim dik başlı korkusuz kızım yoksa buradan hoşlanmadı mı?" diye sorduğunda yüzünü uzaklaştırırken kaşlarının alayla havalandığını gördüm.

"Korkmadım. Sadece biraz fazla gürültülü ve rahatsız edici derecede kalabalık." diye sordum laf çarparak gözlerimi devirip. Gülümsedi ve belime doladığı koluyla hafif kuvvet uygulayarak beraber yürümemizi sağladı.

"Tedirgin olmana gerek yok, arkadaşlarım gelsin, rahat edemezsen gideriz. Söylemen yeterli." dediğinde beni kendine daha çok bastırdı. Bu hareketi anlamsız bir şekilde güvende hissetmeme sebep olurken içten içe kendime kızdım. Kimseye bağlanmamalı ve böyle hissetmemeliydim. Özellikle benden yaşça büyük ve oldukça başarılı zengin birine.

Boş masalardan birine geçtiğimizde gözlerimi Emir'e diktim. "Buna gerek yok. Rahatsız olursam ben arabada beklerim. Sen keyfine bak." Beni umursamadı ve tepkisiz kaldı. Mavi gözleri kısılmış etrafı incelemeye devam ederken istemsizce onu izlemeye koyuldum.

TEHLİKELİ İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin