✾ 90.

50 4 0
                                    

Çoooook uzun bir bölüm geldi ^,^ Bol yorum bekliyorum ^,^
Keyifli okumalar :)

SÖNMEYEN ATEŞ

Kurulan hayaller yıkıldı diye insan hayal kurmaktan vazgeçmez.

En güçsüz hissettiğimiz anlarda bile aslında daha kötü şeyleri kaldırabilecek gücü kazanırız.Asla güçsüz değiliz aslında. Hayatın bize sunduğu kötü olaylar karşısında tökezliyoruz sadece. Bunu güçsüzlük sanıyoruz ama değiliz.

Her düştüğümüzde daha güçlü kalkıyoruz ayağa. Bunu kaldıramam dediğimiz ne varsa kaldırıyoruz. Onsuz yapamam dediklerimizle sınanıyoruz ve bir şekilde onsuz da yapıyoruz işte.

Kendime gelmek için girdiğim soğuk duştan zihnimden geçenleri de dökerek çıktım. Kurulanıp hemen giyindikten sonra saçlarımı kurutmaya koyuldum. Bir şeyler yemek vücuduma iyi gelmişti. En son ne zaman geçiştirmeden doyarak kalktığımı hatırlamıyordum. Daha çevik olmak için beslenmem gerekti ve buna dikkat edeceğime dair kendime söz vermiştim.

Kuruttuğum saçlarımı toplamak için başımı yere eğip sıkıca tepeden at kuyruğu yaptım. Gelen mesaj sesi ile geri çekilip telefona uzandım.

Kimden Üstat:Ön gözetleme...

Ekranı kilitleyip derin nefes alarak doğruldum. Ayna karşısındaki bedenime baktım. Daha iyiydim, evet evet kesinlikle daha iyiydim. Giydiğim siyah kot, siyah atlet ve siyah saçlarımla ben ajanım diye bağırsam da, üzerime siyah bir hırka almaktan vazgeçmedim. Telefonu arka cebime tıkıştırıp sırt çantamı takdım. Son bir görev kalmıştı kardeşimin olayıyla tamamen ilgilenmem için. Şafak operasyonuna karşı gelen güçlü bir adam kalmıştı geride. Onu da halletti mi kendi yoluma bakabilecektim.

Odadan çıkıp salona kadar ilerlediğimde kimse ile karşılaşmamıştım. Ev boş gibi görünüyordu. Kapıyı açıp çıkmak için yeltendiğimde iri bir cüsse ile çarpıştım. Bu Emir'di. Afallayıp gözlerine bakan gözlerimi kaçırdım.

"Pardon." dedim yarım ağız ve kibar olmayan bir tonla. Yüzüne bakmadan konuşmuştum ve geri çekilip geçmesini bekledim. Bir süre duraklayan Emir kısa ve yavaş adımlar atarken bu anın bitmesini umdum.

"Nereye?" diye sordu arkamdan sesi gelen Selin. Elindeki eldivenler mutfakta uğraştığını gösteriyordu. Üstelik üstü tatlı şeyler kokuyordu. "Kek yapmıştım senin için."

"Halletmem gereken bir iş var. Siz yiyin." diyerek açık kapıya tekrar yöneldim.

"Ne işi?" diye gelen Emir'in kalın sesi olduğum yerde çakılmama sebep oldu. İçimde karmaşık duygular dolanırken cevap verip vermemek arasında gidip geldim. "Kendini mi öldürteceksin yoksa?" diye imalıca devam ettiğinde kaşlarım çatık halde baktım yüzüne.

"Bu beni ilgilendirir." dedim dişlerimin arasından. Öfkelenmiştim. Artık vicdan münasebeti yaptırmanın ötesinde davranıyordu Emir. Başımdan geçenleri duymasına rağmen nasıl böyle katı kalpli olabiliyordu? Onu bu hale ben getirmiştim biliyordum ama dayanması hiç kolay değildi işte.

"Doğru ya.." dedi uzatarak. Alay ediyor gibiydi. "Bananeyse."

İç çekip cevap vermeden arkamı döndüm. "Tehlikeli bir iş mi Asel?" diye sordu Selin endişeli çıkan sesi ile.

"Pek değil." dedim ve bu sefer durmamak üzere yürümeye başladım.

"Asel daha iyileşmedin bile, bayılacaksın bir yerde dur lütfen." diye arkamdan gelen seslere aldırış etmedim. Bu kez bayılmazdım. Üzüleceğim bir şey yoktu ve sevineceğim bir şey için çaba gösteriyordum. İyiydim de. Hafif tökezlesem, başım ağrısa da iyiydim.

TEHLİKELİ İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin