UTANGAÇLIKYüksek beton binalar, asfalt yollar, yoğun trafik gürültüsü ve kalabalık alanlar bana hep itici gelirdi. Bu tür alanların insanların samimiyetini eksiltip zamanla aralarına soğukluk getirdiğine ve tıpkı binalar gibi insanların da taşlaştığına inanırdım. Daha küçük ve sakin yerler her zaman daha fazla ilgimi çekmişti benim. Fakat tüm bu düşüncelerime rağmen New York'taydım.
Kocaman taş ve cam binalarının arasında kalabalık caddelerde ağzım bir karış açık dolaşıyordum. Binalar biraz başımı döndürse de aldırış etmiyordum. İçimde deli bir enerji vardı.
Emir beni sevdiğini söylemişti. Beni beni! Balkızını..
Leyla misali mutluluktan ayaklarım yere basmıyordu sanki. İçten söylenen ve kalbinizde hissettiğiniz bir 'Seni seviyorum' cümlesinden daha güzeli var mıydı?
Gülünce kısılan gözlerini, kısılınca oluşan çizgilerini, dudak kıvrımlarını hatta kirpiklerini seviyordum onun.
Bana bahşedilmiş en güzel nimetti.
Seke seke ilerleyerek kocaman bir meydanın ortasına kadar gelip durdum. Emir arkamdan ağır adımlarla geliyor ve beni izliyordu. Kollarımı iki yana açarak etrafımda hızlıca dönmeye başladım."Allah'ımmm!! Beni seviyorrrr!" diye bağırdım avazım çıktığı kadar. Başımı gökyüzüne kaldırıp özgürlüğümü hissettim. Aslında ilk kez bu kadar özgür olduğumu hissettim.
Duygularımı içime saklamadan doyasıya sevdiğim bir adamla beraberdim. Beni seviyordu ve bunu hissediyordum.
"Asel dur." diyen Emir'e gülümseyerek bakıp dönmeye devam ettim.
"Düşeceksin dur." dediğinde beni belimden kavrayıp durdurarak gıdıklanmama sebep olunca sesli güldüm. "Delirdin mi sen?" diye sordu boynuma doğru fısıldayarak.
Güldüm ve kollarının arasından çıkıp karşısına geçtim. "Emir kalbim çok hızlı atıyor." dedim itiraf ederek. Aptal gibi saatlerdir sırıtmamın önüne geçemiyordum. Emir'de her ne kadar ben baktığımda cool görünmek için ciddileşmeye çalışsa da her zaman onu gülümserken yakalıyordum.
Emir içten gülmesinin önüne geçemeyince başını hafif önüne eğdiğinde yanımdan geçen sarışın bir teyzeyi durdurdum.
"Sorry. This man love me." dedim yarım yamalak İngilizcemle Emir'i gösterip. Önce şaşıran kadın söylediklerimi duyunca gülümseyerek "It is wonderful!!" diyerek karşılık verdi ve Emir'e baktı. Şaşkınlıktan ağzı açık kalan Emir afallayarak kadına bakarken zorla gülümsedi.
"Very handsome man. Very sexy. Put it on the bed now." deyip gülerek uzaklaşan kadın bir anda olduğum yerde çivilenmeme sebep oldu. Emir kahkahayı bastığında afallamış kalmıştım. Yakışıklı ve seksi kelimesinden başka bir şey anlamamıştım. ( Onu hemen yatağa at diyor devamında. :) )
"O kadın ne dedi az önce?" diye sordum Emir'in omzuna vurarak. Emir gülmeye devam etti. "Sana asıldı dimi az önce? Ha?" diye sorduğumda Emir'in kahkahası daha da yükselince gözüm döndü.
"Ben şimdi gösteririm ona." diyerek kadının arkasından yürümeye başladığımda Emir birden bileğimden kavrayarak beni durdurdu.
"Dur napıyorsun?" diye gülmesini bastırmaya çalışıp konuştuğunda kaşlarımı çatıp burnumdan soludum. Bileğimi çekmeye çalıştım.
"Bırak beni! O kadına sana asılmak ne demekmiş göstericem." dediğimde Emir gülmeye devam ederken beni kendine çekti ve kollarının arasına alarak sardı. Heybetli vücuduna yapıştığımda kollarıyla sararak tüm bedenimi kapatmıştı ve yanında küçücük kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
एक्शनBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...