Ferah deniz esintisi yüzüme çarparken kendimi bir geminin içinde ıssız bucaksız bir okyanusun ortasında hayal ettim. Kimsecikler yok. Sadece huzur ve deniz var. Bir sonu yokmuş gibi sürüklenip gidiyorum üzerinde. Kötü insanlardan, hayatın kötü gerçeklerinden uzaktayım.
"Ne düşünüyorsun?" diye sordu Emir yüzümü dikkatle incelerken. Balığını neredeyse bitirmişti. Bir sürü bira siparişi vermişti. Masamız yığınla bira doluydu. Denizin dibindeydi masalar. Çıplak ayaklarla oturmuştuk ve ayaklarımıza su temas ediyordu. Oldukça güzel ve insanı rahatlatan bir yerdi.
"Geçirdiğim korkunç bir haftadan sonra burada olmak iyi geldi. Bir okyanusun ortasından herkesten uzak olduğumu hayal ettim. Tüm sıkıntılardan uzak." derken denizi izliyordum. Ben balığı bitirmemiştim. Çok iştahım yoktu. Emir'in zoru ile yemiştim yediklerimide.
"Herkesten mi uzak?" diye soru çocuk masumluğundaki sesi ile. Gülümsedim. Sıcacık bakışlarının büyüsüne kapıldım yine.
"Benim en güzel okyanusum zaten gözlerindi değil mi? Bir an gaflete düşmüşüm." dedim gülümsemeye devam ederken. İçimde acıyla yoğrulmuş romantik bir kız vardı cidden.
"Çevirme başını." dedi tekrar denize dönecekken. "Gülüşünü göremiyorum." dediğinde yanaklarımın ısındığını hissettim. Canıma can katan adam beni her koşulda etkilemeyi başarıyordu.
"Biliyor musun?" dedi biralardan ikisine uzandığında. "Aslında bunca bira boş. Hiçbir şey beni senin güzel tenin kadar sarhoş edemez." dediğinde daha derin gülümsedim.
"Bugün romantik bir gün bizim için galiba." dedim biraz utanarak.
Açtığı biralardan birini bana uzattı.
"Sana çok içmek yok." dedi kendisi tepeye dikip.
"O neden?"
"Birimizin bilinci yerinde olmalı ki, kendimizi kaybetmeyelim." dediğinde sırıttı.
"Emir!" dedim kızar gibi.
"Tamam, tamam. Sedat'ı ara ben çok sarhoş olursam. Emniyeti elden bırakmazdım ama, eğer bugün içmezsem.." dedi ve duraksadı. Yumruklarını sıktığını çarptı gözüme. Yanaklarında ki çukur oluştu ve başını eğdi. "Neyse.. hadi içelim." diyerek bana uzattı ve tokuşturduk.
"Kız Kulemin şerefine." dedi ve uzanarak yanağımdan bir makas aldı. Kendisi değil gibiydi şu an. İyi olmadığını görebiliyordum.
Bir şişe iki şişe derken Emir yedinci şişeyi devirdi. Aynı zamanda arada masada bulunan votkadan içiyordu. İyice midesini karıştırmıştı. Ben hala birini bitirmemiştim. O kadar hızlı içmişti ki su niyetine, sıkıntılı olduğundan durdurmak bile istememiştim fakat galiba Sedat'ı aramam gerekiyordu artık. Uzanıp masadaki telefonu aldım. Sedat'ı bulup arayarak bekledim. Uzun çalmasına rağmen açmamıştı.
Biraz bekleyip tekrar aramaya karar verdim. Telefonu bıraktığımda sarhoş ve sersem Emir'e diktim gözlerimi. Bir insan bu kadar yakışıklı ve mükemmel olmazdı. Aklıma gelen ne varsa söylemek istedim. Ayıkken söylemeye belki utanacağım şeyleri şu an doyasıya onunla paylaşmak istiyordum.
"Emir.." dedim uysal bir tonda. Gözlerini denizden alıp baygın bakışlarını bana çevirdi.
"Hı?"
"Sarhoş musun sen?" diye sordum gülümseyerek.
"Hayır. Sadece uykum var." Söylediklerini seçmek biraz zordu. Tam çakırkeyif bir haldeydi ve kesinlikle karşı konulmaz görünüyordu.
"Neden bu kadar güzelsin?" diye sordum kirpiklerinin uzunluğuna bakarken. Sırıttı. "Sensin güzel! Kızlar güzel olur. Ben karizmatik bir erkeğim." dedi eğlenerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
AksiyonBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...