KIZ KULESİElim havada boş kalırken hemen arkamdan gelen Emir'in sert sesi içimde küçük bir fırtına kopardı. Hafifçe arkama dönerken elimi indirmiş ve görüş açıma Emir'i almıştım.
"Emir Bey." dedi Berkay şaşkın çıkan sesi ile.
Emir kaşları çatık koyu mavi gözleri ile yoğun bir şekilde bana bakarken sanki sinirli gibi görünüyordu. Bakışlarını benden alıp kendisine seslenen Berkay'a baktığında "Merhaba Berkay." dedi soğuk bir şekilde.
"Merhaba." dedi Berkay aynı şaşkın tonunda. Ardından Emir çocuğu umursamayı bırakıp bana döndüğünde "Gidiyoruz." diyerek itiraz istemediği belli olan bir tonda konuştu.
"Peki." dedim ayağa kalkarken. Hala oturur halde olan Berkay'a baktığımda ise bize şaşkınca baktığını görmüştüm. Sonra bende onu umursamayı bırakıp arkamı döndüğümde Emir'in arkasından ufak adımlarla ilerlemeye başladım. Berkay, iyi bir çocuk olabilirdi belki ama sanırım kendime olan sinirimi ondan çıkarmıştım.
"Memnun oldum Asel, yine görüşelim." diye arkamızdan seslenen Berkay'ı duymazdan gelmek istedim ama sesi gür çıkmıştı. Emir arkasını bile dönmemiş tepkisiz kalmıştı. Bu hareketi garipsememe sebep olsana arkamı dönüp bana gülümseyerek bakan Berkay'a gözlerimi devirdim. O bu hareketime daha da gülümserken durmadan Emir'in arkasından yürümeye devam ettim.
Arabaya gidene kadar hiç konuşmamıştık. Arabaya bindiğimizde de hiç konuşmamıştık. Ben emniyet kemerimi takarken Emir aracı çalıştırmış ve ilerlemeye başlamıştık. Hava kara bulutlu bir haldeydi ve akşam saatlerine yaklaşmıştık.
Kulaklarımızı sağır edebilecek güce sahip gerilim dolu bir sessizlik ortada kol gezerken Emir boğazını temizleyerek sessizliği bozdu.
"Bakıyorum da hemen arkadaş bulmuşsun." dediğinde gözünü yoldan ayırmadan konuşmuştu. Sesi sert ve kalındı.
"Kimseyle arkadaş olduğum yok." dedim beklemeden cevap vererek.
"Gördüğümde tanışıyordunuz ama." dediğinde aracı sola kırdı.
"Tanışıyor oluşumuz arkadaş olduğumuz anlamına gelmez." dedim aynı konuşma hızında net bir şekilde.
"Ha tanışmak istiyorsun yani." dediğinde çenesinin kasıldığını gördüm. Kaşları çatıktı ve gözünü yoldan ayırmıyordu. İki gündür tanışıyorduk. Bu tepkileri ne doğruydu ne de anlamlı. İnsanlar birbirleri ile tanışabilir. Konuşabilir.
"Bu beni ilgilendirir." dedim net bir şekilde. Sözümü bitirmemle direksiyonu daha sıkı kavradı ve gazı azaltmadan keskin bir kavşaktan sola kırdı. Araç asfaltta akıp giderken sahil yoluna girmiştik.
"Haklısın." Yüzüme bakmadan konuşuyordu. "Bu seni ilgilendirir." dediğinde benimle konuşmaktan çok kendi kendine konuşuyormuş gibiydi.
Gerilen bedenimi geriye yaslayıp derin bir nefes aldım. "Nereye gidiyoruz? Eve gideceğimizi sanıyordum." dediğimde elimi sızlayan enseme götürmüştüm.
Bu hareketimi hissetmiş gibi omzunun üzerinden bana baktı fakat ben de ona bakınca hemen bakışını yola çevirdi.
"Eğer bölmeseydim kahve içecektiniz." dedi aracı yavaşlatıp sağa çekerken. "Sana bir kahve borçluyum." dediğinde itiraz istemeyen bir tonda konuşmuştu yine. Bugün sürekli kahve içiyordum. Gece uyumakta zorlanacağım kesindi. Araçtan indiğinde bende toparlanıp indim.
Kız kulesinin karşısında küçük şirin bir kafenin önünde durmuştuk. Soğuk havada esen keskin rüzgar üşümeme sebep olurken memnuniyetsiz bir şekilde kaşlarımı çattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
ActionBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...