MAHVOLMAKUsul usul önde giden Emir'i takip ederken içimde fırtınalar kopuyordu. Uzunca bir yolu gittikten sonra tenhalaşan bir alana gelmiştik. Burası fabrikaların olduğu garip bir yerdi. Çok az insan etrafta görünüyordu. Buna rağmen Emir daha da devam ediyordu.
Bir süre daha gittikten sonra yıkık dökük bir binanın önünde durdu Emir. Çok yaklaşmadan biz de durduğumuz da elimi çantama atıp taksi için para çıkardım. Allah'tan Emir cüzdanıma zorla da olsa koymuştu bu parayı. Yoksa yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Taksiden hızla inip görünmemek için bir çalının arkasına geçtim. Kuvvetli bir rüzgarın hakim olduğu bu boş alan oldukça ürkütücü görünüyordu. Emir'in burada ne işi vardı?
Arabanın içinden hala çıkmayan Emir'i beklerken elinde telefon ile açık kapıdan çıkıverdi. Birisiyle konuşuyordu ve yüzü gergindi. Sinirle geçirdi arabaya bir tane. Sanırım benim haberimi yeni almıştı.
Telefonu kapatıp cebine koyduktan sonra silahı çıkardı ve ateşe hazır hale getirdi. Tüm tüylerim diken diken olurken bedenimin titrediğini hissettim. koşup onu durdurmak isteyen yanımı bastırarak dişlerimi sıktım. Her türlü şeyi görmeye hazır olmalıydım.
Onun içeri girmesi ile bende hızlı ve dikkatli adımlarla yaklaştım. Rüzgar saçlarımı uçurup gözümün önüne getirirken bileğimdeki toka ile rast gele bağladım. Binanın girişine geldiğimde kalbim yerinden çıkacak gibi korkuyla atıyordu.
İçimden üçe kadar sayıp aniden kafamı eğip baktım. Uzun tozlu boş bir alandı ve kimse yoktu. Dikkatlice girdim içeri. Ses çıkarmamaya çalışarak yürürken bakındım etrafıma. Nefes bile almıyordum. Boğazım kendimi sıkmaktan zorlanmış ve acıyordu. Her yer toz ve pasak içindeydi. Burası bir fabrika inşaatı gibiydi.
Ufak adımlarla ilerlerken kulağıma gelen Emir'in sesi ile irkilip sesin geldiği yöne çevirdim bedenimi. Yine ufak adımlarla ilerlerken kulağıma başka sesler de gelir gibi oldu ama baktığımda kimseler yoktu.
Yerde duran demir bir çubuk gözüme çarptığında hiç düşünmeden eğilip aldım.
"Geldin demek." diye çıkan ses çok tanıdık geliyordu. Az daha ilerlediğimde merdiven boşluğunda bir alt katta konuşan Emir ve geçen ki Şafak operasyonunda çalışan adamı gördüm. Demek onun için gelmişti buraya.
"Geldim ya." dedi Emir ellerini cebine koyarken. Görünmemek için sağ tarafa doğru hareket edip kum yığının arkasına saklandım. Ne merdiven tarafından görünürdü ne de aşağıdan. "Buldun mu bir şeyler?"
"Buldum da.." dedi adam çenesini sıvazlarken. "Kız nerde?"
"Siktirtme geçmişini!" diye atıldı Emir. "Sana ne kızdan? Sen bir halt bulduysan dökül, paranı al ve siktir olup git." diye sinirle bağırdı. Sesi boş binada yankılanıyordu.
"Sakin ol genç oğlan." dedi adam insanı sinir eden sesi ile. "Olsaydı iyi olurdu, çünkü bunları sana söyleyemem. Onun duyması gerekli." dediğinde içime kor düştü.
Çıkmalı mıydım ben buradayım diye? Emir bu kez öldürür müydü beni?
"Söyle işte." dedi Emir siniri daha da yükselirken. Dişlerinin arasından konuşuyordu. "Parayı iki kat fazla veririm onun için yapıyorsan." dediğinde bir tıkırtı duyar gibi oldum ama etrafta kimse yoktu. Ses yakından geliyordu ama kimseyi göremiyordum.
"Parasında değilim." dedi adam elini sallarken. "Demek kızı getirmedin ha..?" diye konuşurken Emir dayanamayıp adamın yakasına yapıştı. Adam duruşunu bile bozmazken o kadar özgüvenli görünüyordu ki insan huylanmadan edemiyordu. Kim olursan ol Emir'in karşısında bu kadar özgüvenli durmak garipti.
![](https://img.wattpad.com/cover/350358580-288-k523621.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
AcciónBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...