Merhabalar ^,^ şehir dışına çıkmıştım. Tabletimi evde unutmuşum bölüm atamadım. O yüzden bugün üç bölüm atıcam ^,^
Yıldıza basmayı unutmayın keyifli okumalar
KAVGA
Gecenin en zifiri halinin hakim olduğu dakikalarda insanın içine bir buhran çöküyordu. Uğursuz bir baykuş öterken yapraklar hışırdıyor hafif soğuk bir rüzgar insanın tenine vuruyordu. Gece saatlerini çok sevmeme rağmen her gece bu zaman dilimine denk gelince ürperiyordum. Tıpkı şu an olduğu gibi.
Şeytanlar ortada kol gezer, günaha sürükleyecekleri kurbanlarını seçerlerdi. Yıllar önce bu saatlerde babamı aldıkları o gece hepimizi sürükledikleri gibi.
Kollarımı etrafıma dolamış bahçede ki bankta otururken hissettiğim koca bir hiçti. Ne yapacaktım? Nerden devam edecektim? Bilmiyordum.
Tek bildiğim gözleri ciğerime işleyen adamın yanında olmak istediğimdi. Fakat onunlayken de sanki aileme ihanet ediyormuş gibi hissediyordum. Onları unutup normal hayata kapılarak tüm yaşananları köşeye atmışım gibi bazen canım yanıyordu.
Elimden geleni yapmıştım. Yaralarım hala acıyordu. Çok uğraşmıştım ama bir şekilde önüm hep tıkanıyordu. İşin içinde ne olduğunu bilmediğim bir şafak operasyonu girmişti. Benden ne istediklerini dahi bilmezken, onlar için açık alandaki bir ceylan gibiydim.
"Üşüyeceksin." diyen Emir sıçramama sebep olurken omzumun üzerinden baktım. Elindeki hırkayı üzerime geçirdiğinde gülümseyip yana kaydım. "Ne düşünüyorsun böyle?" diye sorduğunda iç çektim. Anlatamazdı ki içimde ki ardı arkası kesilmeyen hisleri.
"Tuhaf hissediyorum." dedim itiraf ederek. Bakışlarının üzerimde olduğunu biliyordum. Biraz mesafeli duruyordu demin ki inatlaşmalar yüzünden.
"Nasıl tuhaf?" diye sordu anlayışlı bir ses tonuyla. Naif ve incitmeye korkar gibi.
"Hani, Kız Kulesisin demiştin ya bana. İlk kez bu kadar içselleştirdim kendimle. Sahiden onun kadar yalnızım öyle değil mi Emir?" diye sorduğumda sesim çocuk gibi çıkmıştı. Emir yanıma yaklaşırken hafifçe önüme eğildi.
"Ne oldu birden böyle?" diye sordu içtenlikle. "İyi görünüyordun, gözlerinin içi gülüyordu bugün." İç çektim ve gözlerimi sıkıca yumdum.
"Sorun da bu zaten." dedim sinirle. Kendime sinirleniyordum. "Mutlu olmayı hak etmiyor muşum gibi hissediyorum. Sanki aileme ihanet ediyor muşum gibi." Duraksayıp gözlerinin içine baktım. "Seninleyken kendimi iyi hissediyorum Emir, ailemi unutuyorum. Bu bana vicdan azabı çektiriyor." dediğimde Emir kaşlarını çatarak baktı bana.
"Kendine haksızlık ediyorsun." dedi kızarak. "Ben Kız Kulesi benzetmesi yaparken tek yönüyle değil her yönü ile benzetmiştim sana. Onun gibi dik duruşlu güçlü ve hırslı. Bu söylediklerin saçmalıktan ibaret." dedi ardı arkasına konuşarak.
"Emir.." dediğimde eliyle dur işareti yaptı. Üzüntüyle yüzüne baktığımda onun ifadesi değişmemişti. Hala çatık kaşlıydı. Bazen hiç olmadığı kadar acımasız olabiliyordu.
"Baban senin üzülmeni ister miydi Asel?" diye sordu sertçe. Cevap vermeme fırsat vermeden tekrar konuştu. "Dur ben cevaplayım, asla. Hatta baban bu meselelerle uğraşmanı bile istemezdi. Ama sen babamın kızıyım diyerek böyle bir yola çıktın. O yolda tek yürümek zorunda değilsin. Yanında olan insanlar senin amacını saptırmaz, sadece yol arkadaşı olur. Tıpkı benim sana yol arkadaşı olmak istediğim gibi."
Kırık camlar battı bir bir göğsüme sanki. Kana bulandı içim. Nasıl bir çıkmazdaydım ben böyle. Böyle güzel bir adamla mutlu olmaktan nasıl alıkoyabilirdim ki kendimi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
AçãoBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...