✾ 46.

71 7 0
                                    



Hakkımda kesinlikle kötü şeyler düşünecekti ama benim için aşktan bir adım önde intikamım vardı. Bunu yapmak zorundaydım.

"Bir şey söylemeyecek misin?" diye sordum kısık bir sesle. Bir anda gözlerini çekti ve kendini toparladı. Yönünü hafif kapıya dönerken bir şey söyleyecek gibi oldu ama vazgeçti. Eli havada boş kalmış geri yumruk yaparak yanına çekmişti.

"En kısa zamanda gözaltı kararını geri çektireceğim. Çok bekletmezsin, merak etme." der demez odadan çıktı. Bir şey söylemeye fırsat bile vermeden ilerlemeye başladı.

Emir kırılmış mıydı? Canı mı yanmıştı sahi? Tepki bile vermeden, kızmadan gürlemeden sadece normal bir cevapla gitmişti.

Bağırsa, kızsa, sen nasıl bir insansın dün nasıldın bugün nasılsın dese belki içim bu kadar acımazdı ama acıyordu. İçim acıyordu işte.

Sıçtığımın hayatında yolunda giden tek bir şey bile yoktu.

Emir hayatımdaki tek güzel şeydi, onu da kaybediyordum.

***

Ben evi temizleyip kalınacak bir yer haline getirmeye çalışırken Emir odun toplamıştı. Malzemeleri taşıyıp yerleştirmiş ama asla konuşmamıştı. Ebru ve Uygar gittiğinden beri tek konuşmamız sabahki aramızda geçen gerilim hattından ibaretti.

Sessizliği kanıma işlerken dolaşımını zorlaştırıyor bir akrebin kıskacında gibi her an zehirlenmeye mahrum kalıyordum.

Göğün gürültüsü sessizliği keskince bölerken, kara bulutlar tekrardan üstümüzdeki yerini alıyordu.

Sinirli hissediyordum ama buna hakkım yoktu. Emir sonuna kadar haklıydı ama ona durumu açıklayamıyordum. Açıklasam olacakları biliyordum.

"Küs müyüz?" dedim burukça. Başını kaldırmadan hafifçe gözlerini dikerek sessiz sessiz bana baktı. Ardından bakışlarını geri çektiğinde "Neden küs olalım?" diyerek soruma soru ile karşılık verdi.

"Bana kızgın gibisin." Oldukça uysal konuşuyordum. Kendimden beklenmeyecek şekilde ılımlı davranıyor, ona hak veriyordum.

"Kızdıracak bir şey mi yaptın?"

"Berkay'a takıldın değil mi?" diye atıldım dilimi tutamayıp. "Soldan soldan getirdim yine sana.." derken sesim daha da kısıldı.

Üzüntüden ölen ilk insan olabilirdim, zira o kadar üzgündüm ki şu an Emir'i üzdüğüm için yok olabilirdim.

"Gelen giden yok Asel. Yeni yetmenin nesine takılacağım? Senin hayatın. " duraksadı ve bir süre düşündü. Söyleyip söylememe arasında gidip geliyor gibiydi.

"Düşüncesi bile saçmaydı zaten. Dün gece Ebruların gelmesiyle hatanın eşiğinden döndük. Bir daha tekrarlamayalım." diyerek ayağa kalktı.

Hata?

Benim aklımı başımdan alıp benliğimden çıkartan anı hata olarak mı görüyordu?

"Hata?" dedim istemsizce sorar gibi. Boğazımda bir yumru birikmişti ansızın. Yüzüm sersemlemiş mimiklerim sahipsiz kalmıştı.

"Evet hata. Düşünsene sen ve ben.. Oldukça komik değil mi? Gençlik hevesinimdir, yardım ettiğim için gözünde yüceyimdir, sevgi değildir diye düşünürken aslında bu ihtimallerin bile var olmadığını gördüm. Hata bende. Olmayacak şeylere fazla anlam yükledim." dediğinde sinir dalga dalga bedenime yayıldı.

Gürleyen gök içimin çığlığı gibi bağırırken Emir'e ilerledim. Gözlerim dolmamış ama hunharca yanmaya başlamıştı.

"Nasıl böyle söylersin?" diye atıldım hafif göğsünden iterek.

"Yapma." dedi kıpırdamadan başını çevirerek. Dişlerinin arasından konuşmuştu.

Sinirim bozuk bir şekilde güldüm. Bu kadar gamsız ve düşüncesiz olamazdı. Bana haksızlık edemezdi. Benim duygularım bu kadar yoğunken bana böyle davranamazdı.

"Sen adi herifin tekisin!" diye bağırdım yüzümü yüzüne yaklaştırarak. İşaret parmağımı göğsüne bastırıyordum. "Yeri gelince velet dediğin ve hayatına kimsenin girmediğini bildiğin bir kıza sinsice yaklaştın!" dedim eteğimdeki taşları dökerek.

"Gel, yanaş, sarıl, yıka, ilgilen, uyu ama ben karanlığım! Ben yalnızım! Ben ıssızım ayaklarını oyna! Yok ya! Kötü çocuk musun sen?" Sesim git gide yükseliyordu. Ellerim zangır zangır titrerken bir acı boğazımı yırtıyor sesimi kalınlaştırıyordu.

"Haddini aşıyorsun! Aşma."

.

TEHLİKELİ İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin