KIYAMETKulaklarım sağır olmuş tüm seslere kapalıyken içimde gürültünün en büyüğü kopuyordu. Mahşer gününün korkunç uğultusu gibi karmakarışık fısıldayan sesler beynimin içinde yankılanıyordu. Kulaklarımı kapatmak için tuttuğum ellerim titriyor tırnak uçlarım tenime batıyordu.
Korkunun hakim olduğu bedenimde kalan cesaretimi toplayarak gözlerimi araladığımda odak noktama ilk giren arkası bana dönük bir adamdı. Adam elinde silah yere doğru tutarken yalpalar bir halde görünüyordu.
Gözlerimi yumup tekrar açtığımda dokunsam düşecek gibi olan adam biranda yere yığıldı. Bedeni hemen önüme düşerken başı geriye düştü ve gözlerimiz birbirini buldu.
Ölümün o soğuk nefesini etrafımızda hissettiğim o an adamın gözlerindeki açı tarif edilemezdi. Gür saçlı, pala bıyıklı, kirli sakallıydı. Sakalları ağzında gelen kan ile bulanmış, yanağından aşağı akıyordu. Durgun haldeki beynim olayın şokunu atlatamazken adamın gözlerinde ölüm meleğinin yansımasını gördüm sanki.
Hayatından akan her saniyeyi, izledim soluk almadan. Ruhum kilitlenmiş, diline prangalar vurulmuştu. Kaskatı halde ruhunu ölüme teslim eden adamın can çekişmesini izliyordum.
Bir anda çırpındı can havli ile. Gırtlağında fokurdayan kan sıçrayarak yüzüme geldi. Omuzlarımda hissettiğim bir el beni adamdan uzaklaştırırken gözlerim hala adamın gözlerindeydi. Ölüme teslim olmuş günahkar ruhunun son kırıntılarında.
"Bakma güzelim, sakın bakma." diyen Emir kollarını etrafıma dolayarak yüzümü göğsüne bastırdı. Öyle bir sarmıştı ki vücudumu tüm kemiklerim kırılacak gibi hissetmiştim. Ağzım açık tepkisiz kalmaya devam ederken yanağımdaki kanın sıcaklığı tenimi yakıyordu.
Emir'in elleri başıma kayarken saçlarıma küçük bir öpücük kondurup burnunu sürttü. "E-Emir.. Ö-öldü.." diye kekeleyerek konuşurken zihnimden geçen kelimeleri kusamıyordum.
"Özür dilerim." dedi çatallı çıkan sesi ile. "Bunu görmemeliydin güzelim." dediğinde sesinde sadece acı vardı. Adama duyduğu bir acı gibi değildi bu. Fazla soğukkanlı ve cesurdu. Eline silah almamış bir insan bırakın birini vurmayı, silahı tutarken ürperirdi.
Benim elime ilk aldığımda tüm bedenimin kavrulması gibi fakat Emir tereddüt etmeden vurmuştu adamı.
"Öldü.. O öldü.." dedim tekrardan dolan gözlerime hakim olamayarak. Göz damarlarım kaynıyor alnım ağrı ile inliyordu. "Vurdun.." dedim kelimelerin anlamını beynime yeni kabullendirirken. Emir benim yüzümden katil olmuştu. Tüm bu olanlar benim suçumdu.
"Şiiştt.. sakin ol. Buradan çıkmamız gerek güzelim. " dediğinde var gücümle başımın yaslı olduğu göğsünü ittirerek ondan kurtulmak istedim.
"Silahı ver!" diye bağırdım gözlerimden yaşlar süzülürken. Emir'in odak noktası göz yaşlarıma kayarken donakalmış öylece bakıyordu. Cehennemin ortasına doğmuştum ben, cennete gidebilecek durumda değildim. "Bakma bana öyle silahı ver!" diye bağırdım tekrardan göğsüne vururken.
İçim yıllardır biriktirdiğim acı ile dolup gözlerimden taşmak istiyordu. Hunharca bağırmak, çığlık atmak ve ağlamak istiyordum.
"Asel! Kendine gel. Buradan çıkmamız gerek." dediğinde hızla ayaklandım. Gözlerim etrafta silahı ararken adamın cansız yatan bedeni ile tekrar göz göze geldim. Ruhsuz, soğuk bir ceset.. "Bakma!" dedi tekrar beni tutup kendine çekerken. "Lanet olsun! O cesede bakma artık!" dediğinde beni daha sıkı sardı.
"Katil oldun!" diye bağırdım omzunda hıçkırarak ağlarken. "Benim yüzümden katil oldun!" diye parçaladım bu kez de içimi.
Kana bulanmıştı Gökyüzüm.. Kana bulamıştı ellerini..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
AcciónBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...