✾ 9.

126 16 0
                                    


•••

Tükürür gibi küfürler ederek adamı yumruklarken kollarımın üzerine tekrar doğrulmayı başarmıştım. "Emir.." diye seslendim kısık bir sesle. Adamı öldürecek gibi dövüyordu. Bana aldırış etmeyince elimi adamın telefonu aldığı komodine koyarak destek almaya çalıştım fakat üzerinden bir şeyin düşüp kırılmasıyla yeniden yere düştüm.

Sesi duyunca bana dönen Emir gelip başımın altından tutarken beni hafifçe kaldırdı. "İyi misin?" Sesi endişeli gibiydi. Soluk soluğa ve naif.. Benim için endişelenmiş miydi gerçekten?

"Emir.." dedim zorlukla yutkunurken.

"Tamam yorma kendini, çıkaracağım seni buradan." dedi ve beni kucağına almak için diğer eliyle de bacaklarımın altından kavradı.

"Hayır." dedim itiraz etmeye çalışırken. "Gidemem, adamın konuşması lazım." dediğimde loş ışıkta kaşlarının çatıldığı görebilmiştim.

"Ne konuşması?" dedi sert bir şekilde.

"Ona Necdet nerede diye sor." Dilim düzelmeye başlamıştı. "Benim için çok önemli, lütfen." Uyuşukluk bedenimden yavaşça çekilirken Emir beni yavaşça bırakıp tekrar adama yöneldi.

"Necdet iti kimse o nerde lan?" diye sordu adama bir tane daha geçirirken. Adamdan ses yoktu. Yavaşça doğruldum ve dizlerimin üzerinde toparlandım. "Seni şurada gebertirim, sikim umurumda olmaz! Cevap ver!" dedi tekrar bir yumruk geçirirken suratına. Adam cevap vermeyince bir tane daha geçirecekti ki adama elini kaldırarak "Tamam.." dedi acıyla. "Tamam söyleyeceğim." dediğinde bakışlarını bana çevirdi.

"Kardeşinin.." zorlukla konuşuyordu, benim zorlukla ayakta durduğum gibi. "Adı neydi?" diye sordu gizemle karışık bir merak edasıyla.

Emir kardeş lafını duyar duymaz bana döndü ve kızıl ışıkta bile mavinin en güzel tonunu taşıyan bakışlarıyla şaşkınca yüzümü izledi.

"Utku.. Utku ATAMAN" diye haykırdım o an.

Adamın gözleri irileşti. Kekelemeye başlarken "Cevap ver!" diye bağırdı Emir insanın içini titreten sesiyle.

"Be-be-ben yapamam." dedi adam.

"Lütfen kardeşimi bulmama yardım et." dedim teslim olmuşçasına. Yaşıyordu işte, biliyordum yaşıyordu. Bu adam bir şeyler biliyordu.

"Yalvarma şu siktiğimin herifine!" diye bağıran Emir adamın yakasına yapıştı tekrar "Söyle lan!" dediğinde bir yumruk daha attı.

Ağlamaya başlayan adam "Beni öldürürler." dedi titreyen sesiyle. "Yemin ederim beni öldürürler."

Kim neden basit bir dönerciyi öldürmek isteyebilirdi ki? Ne sakıncası vardı kardeşimin adını duyunca böyle telaşlanmıştı?

"Söylemezsen de ben öldüreceğim!" Emir burnundan solurken bağırdığında tekrar yumruğunu kaldırmıştı ki "Mecidiye Köy!" diye bağırdı adam. Soluk soluğa kalmıştı. Kalp atışım tekrar hızlandı ve boynumdaki ağrı vücudumu tekrar ele geçirirken uyuşan beynime karşı koymaya çalıştım. "Mecidiye Köy.. Mavi Evler. Orda yaşadığını biliyorum sadece. Yemin ederim başka bir şey bilmiyorum." diyen adama bir yumruk daha geçirdi Emir.

"Eğer yalan söylüyorsan fare deliğine de kaçsan gelir seni bulur.." derken adamı yakasından iterek yere düşürdü. Ardından yanıma geldiğinde belimden destek vererek kaldırdı.

"Aptal balkız!" dedi eğilip bacağımdan tutacakken.

"Ben aptal değilim." dedim kulaklarım çınlamaya başlayınca. Dilim yine uyuşuyor gibiydi. Bir kez daha Emir'in kucağındaydım. Kapıdan çıktığımızda ışığın yüzüme vurmasıyla gözlerim kamaştı.

"Eyvallah!" dedim beni kurtardığı için teşekkür etmek istemiştim. Gözlerim kapandı ve kulağımda uğultular artmaya başladı. O sıra Emir'in sesini duyar gibi oldum.

"Teşekkür biçimine bak.. Kütük balkız.."

Emir kötü çocuk değil birkaç bölüm daha ilerleyin anlayacaksınız 😉😚

Zaten Asel de Emir de farkındaysanız duygularını yansıtmada pek başarılı değiller. Birbirinden inat ve çocuklaşan bir çift okuyorsunuz ama zamanla göreceksiniz birlikte nasıl büyüdüklerini. Birlikte öyle olaylar yaşayacaklar ki içiniz gidecek.

Sizi seviyorum. Görüşmek üzere.

TEHLİKELİ İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin