▪"Perdeleri bile kapatmış." diye tok bir erkek sesi kulaklarımı doldurduğunda huysuzlanarak kıpırdandım. Odamın ışığı bir anda yanınca gözlerimde hissettiğim acı elimle gözlerimi kapatmama sebep oldu.
"Noluyo ya?" diye sordum söylenerek.
"Saat yedi hanımefendi. Bizde sizi hazırlanıyor sanıyoruz. Çabuk kalk çabuk."
Emir'in telaşlı olmayan fakat altında öfke yattığını hissettiren sesiyle elimi çekip gözlerimi kısık açarak doğruldum. Bu kadar uyumayı planlamamıştım elbette fakat son günlerde uyku düzenimin berbat olması yüzünden kendimi ayarlayamıyordum.
Karşıma dikilmiş Emir'e baktığımda her zamanki gibi siyah bir takım giydiğini gördüm. İçine lacivert bir gömlek giymiş ve yine aynı tonlarda minik puantiyeleri olan bir kravat takmıştı. Gözlerinin mavisi siyaha çalacak kadar koyulaşmıştı.
"Emir vererek konuşma istersen. " dedim suratına dik dik bakarken.
"Tartışmanın sırası değil. Geç kalacağız." Sesinde kızgınlık vardı. "Küçücük bir şeydi yapacağın. Bu kadar sulandırmanın anlamı ne ki?" Bana kırılmış mıydı? Yoksa ben mi ses tonunu yanlış yerlere yoruyordum.
"Benimle uğraşmaya vaktin yoktur senin." dedim dik başlılıkla yatağımdan kalkarken. Yüzüne bakmadan konuşmuştum.
"Sana boş yere çocuk demiyorum." diye söylendi odadan çıkmaya hazırlanırken. "Çocukça şeylere takılmışsın." dediğinde cevap vermedim. Buzdolabı kılıklı herif, yüzünde elle tutulur mimik dahi mi olmaz? "Bekliyorum içerde."
Kapıyı kapatmasıyla hemen ayna karşısına geçtim. Göz altlarım öyle şişmiş ve morarmıştı ki dayak yemiş gibi görünüyordum. Bunları yok etmenin bir yolu var mıydı? Varsa da ben bilmiyordum gerçi.
Omuz silkip soyundum ve kırmızı kıyafeti üzerime geçirdim. Bedenime tam olmuştu. Zayıf bir bedene sahip olmama rağmen dolgun göğüslerim vardı ve içini doldurmuştu. Fakat boyu beni rahatsız edecek kadar kısaydı.
"Başka bir elbise seçeneğim yok mu?" diye sordum duyacağından emin olarak.
"Vaktini uyuyarak harcadığın için buna zamanımız yok." dedi kestirip atarak. "Ne sorunun var?"
Öfkeyle bir nefes aldım. "Yok bir sorunu."
Aynaya yönelip saçlarımı ne hale sokacağı düşündüm. Çok vaktim yoktu. O yüzden düzleştirip üzerini örmeye karar verdim. Gideceğimiz yere yakışmayacak olabilirdi fakat bu da benim umurumda değildim. Asel'dim ben. Neysem o olmalıydım.
Düzleştirme işlemim bittikten sonra saçımın birazını alıp geriye doğru minik şekilde örmeye başladım. Bunu bana yurttan bir arkadaşım öğretmişti. Hem pratikti, hem de güzel duruyordu. Örme işlemim bittikten sonra maşayı alıp geniş bir şekilde sararak hafif dalgalar yaptım ve işimi bitirdim.
Makyaj yapmayı çok sevmezdim. Her zaman doğallıktan yana bir kız olmuştum. O yüzden çok abartmadan göz makyajı yaptım. Esmer bir yapıya sahip olduğum içinde orta koyulukta bir ruju çok hafifçe dudaklarıma dokundurdum.
Geriye çekilip aynaya uzaktan baktığımda tamam olduğumu gördüm fakat gözümde canlanan bir anı bir anda içime dikenli tel batmışçasına acı hissetmeme sebep oldu. Aynaya yaklaşırken istemsizce gözlerim doldu ve kendimi dikkatlice inceledim.
Yüzümü, gözümü, burnumu, elmacık kemiklerimi.. Kime daha çok benziyordum acaba?
İç çekip geriye çekilince ayakkabılarımı da giydim ve aynanın karşısında bir kez döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
AcciónBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...