Beyaz bir elbisenin içinde bir bahçede koşuştururken annemin hazırladığı yiyecekleri görünce yönümü masaya çeviriyorum. Annem elimi uzattığım da önce kızıyor gibi yapıp sonra gülümsediğinde içim ferahlıyor.
Masanın yan tarafındaki ağaçların arasında ise küçük bir hamak yapılmış. İçinde kardeşim uyuyor ama yüzünü göremiyorum. Ilık bir rüzgar saçlarımı uçuştururken bahçe kapısının çıkardığı sese dönüyorum.
Babam..
Üzerinde polis kıyafeti var sakalları çıkmış. Beni görünce gülümsüyor önce, sonra diz çöküp kollarını açıyor. Hiç beklemeden ona doğru koşarken arada ki mesafeyi kapatamıyorum. Sanki ben koştukça yol uzuyor babam uzaklaşıyor gibi bir türlü gidemiyorum.
"Gitsene kızım babana." diyor annem arkamdan. Sesi sinirli gibi çıkarken korkuyorum, daha hızlı koşmaya başlıyorum. Beni karşıda bekleyen babam yılmadan kollarını açmaya devam ediyor.
"Baba, gelemiyorum.." diye bağırıyorum ama kimse beni duymuyor. Annem başımda bağırmaya devam ederken kardeşimin ağlama sesi doluyor kulaklarıma.. Bir gürültü ortalığı kaplarken gözlerim doluyor ve ağlamaya başlıyorum.
Üzerimdeki kıyafet bir anda siyah olunca babamın sakallarının beyazladığını görüyorum.
"Hadi kızım.." diyor babam fakat yüzü kırışmaya başlıyor. Kolları hala açık..
"Baba, çok uzaksın.." diye bağırıyorum bu kez.
"Sende geleceksin kızım.. Hadi koşmaya devam et.." diyor şefkatli çıkan sesiyle. "Yapabilirsin kızım koş hadi.." dediğinde kendimi parçalayarak koşuyorum ama olduğum yerde saymaya devam ediyorum. Babamsa ben ne kadar hızlı koşarsam o kadar uzaklaşıyor benden.
Ta ki görünmez bir nokta halini alıncaya dek...
***
"Baba!" diye haykırdığımda boğazımın acımasıyla sıçradım. Ardı kesilmeyen bir öksürük başladığında birinin elini omzumda hissettim. Başımı çevirdiğimde Berkay bana su uzatıyordu. Alıp hiç beklemeden içtim.
Göğsüm hızla inip kalkıyorken "Emir.." diye fısıldadım. "O, o nerde?" diye sorduğum da Berkay beni sakinleştirmek ister gibi bir elimi alarak sıkıca tuttu.
"Sakin ol." dedi yumuşak bir sesle. "Kaçtık ondan, bizi burada bulması imkansız." dediğinde kalbimin burkulduğunu hissettim. Emir'e resmen ihanet etmiş gibi hissediyordum. Elimle göğsümü yarıp kalbimin bedenime hakim olmasının önüne geçmek istiyordum.
"Nerdeyiz biz?" diye sordum meraklı bir sesle. Hava kararmıştı ve kısık bir lamba aydınlatıyordu sadece odayı.
"Sana bahsettiğim eski evimizdeyiz. Burada güvendesin. Dinlenmene bak, konuşacağımız çok şey var." dediğinde başımı iki yana salladım.
"Dinlenmek istemiyorum." dediğimde kalkmaya çalışırken omuzlarımdan tuttu beni. Bedenim gücünün etkisiyle sabit kalırken çatık kaşlarla yüzüne baktım.
"Kötü görünüyorsun. Biraz daha dinlen." dediğinde omuz silktim. Bir an önce işe koyulmalıydım ama nasıl?
"İyiyim." dedim yalan söyleyerek. Aslında hala adım atacak gücüm yoktu. "Sadece.." dediğimde dudağımı ısırarak sustum.
"Noldu?" dedi merakla.
"Şey ben.. Ben acıktım." diye bilerek ortaya yem attım. Bu onu biraz oyalayabilir bana evi aramam için vakit sağlayabilirdi.
"Kas kafam." dedi Berkay kafasına vururken. "Nasılda akıl edemedim.. Fakat evde hiçbir şey yok." dediğinde işte bu diye geçirdim içimden. Yatağım üzerinde bağdağ kurup yönümü tamamen ona döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
ActieBabasına atılan iftira sonucu küçük yaşta ailesi dağılan bir kızın, yıllar sonra babasının suçsuz olduğunu kanıtlamak ve kayıp kardeşini bulmak için girdiği sırlarla dolu girdabın içinde yaşadıklarını anlatan bir hikaye. Peki ya bu hikayenin içeris...