✾ 20.

105 9 0
                                    






BELA

İçime çöken buhran pişmanlıkla birleşmiş damağımda acı bir tat bırakmıştı. Dik başlılığımın ve sivri dilimin birçok zararını görmüştüm evet ama bu en kötü olanıydı.

Dışarıya yıkılmaz bir duvar görünümü veren Emir Kayahan aslında iç dünyasında derin, karanlık bir kuyudan ibaretti. Dudaklarından dökülen her bir söz kalbime bir ok gibi saplanmış, saplandığı yerden kanlar boşalmıştı. Nasıl bir çıkmazdaydım ben böyle? Tanıdığım Asel neden farklı tepkiler veriyordu?

Sessizlik lanetlenmiş bir kavmin son çığlıkları gibi kulaklarımı yırtarken söyleyeceklerimi toparlamaya çalışıyordum. Her lafa cevabı olan ben, tıkanmıştım. Bir çift mavi göz beni esir etmiş ve dilimi sanki sözleriyle düğümlemişti.

"Bi duraksadın." dedi sessizliği bozarak. Sesinde ima ya da laf sokma yoktu. Amacı kesinlikle bana rahatsızlık vermek ya da köşeye sıkıştırmak değildi. İç dünyamda olup biteni merak ettiğine adım gibi emindim.

"Seni anlamaya çalışıyorum." dedim dürüst davranarak. Aslında biraz kaçamak bir cevaptı. Gerçekten verecek bir cevabım yoktu.

"Ben anlaşılması zor bir adamım. Bence beynini gençlik heveslerine yor. Anlamaya çalışman vakit kaybı olur."

"Gençlik sevdalısı bir yapım yok. Bunu anlamış olman gerekirdi. Daha önemli işlerim var." dediğimde son lokmayı da dudaklarımdan içeri bıraktım. Çatalımı masaya bırakırken Emir'in gözlerinin dudaklarımda olduğunu görünce istemsizce içim ürperdi.

Dudağını yana kıvrılarak karizmatik bir gülüşü yüzüne yerleştirdiğinde önündeki peçeyi alıp bana doğru uzandı. "Çocuk olduğunu biliyordum fakat, bebekleşeceksen işimiz zor." dediğinde peçeteyi dudağımın hemen kenarına bastırdı. Sandalyesinden kalmış ve masanın üzerinden bana doğru eğilmişti.

Yüzüme dokunan kemikli parmaklarını hissetmek nabız atışımı hızlandırınca istemsizce yutkundum. Mavi gözleri dudaklarımdayken tıraş losyonunun ferah kokusu ciğerlerimi ele geçirmişti.

Boğazımı temizleyip içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmak isterken peçeteyi elinden aldım ve yerine oturmasını bekledim. "Sahi ne senin bu sürekli bahsettiğin önemli işlerin? Artık anlatmanın zamanı gelmedi mi?"

Yüzüne bakmadan peçeteyi buruşturup tabağın kenarına bıraktım. Rahatsızlık hissedince de dilimle dudağımın kenarını hafif yalayarak temizlemek istedim.

Gerçekten çözülmesi zor bir adamdı. Duygu durumu anında değişebiliyor ve karşınızda bambaşka bir adam olabiliyordu.

Geriye yaslandı ve derin bir soluk aldı. "Önemli işlerin neler diye soruyorum." dedi sorumu yanıtsız bırakarak. "O gün evini öğrendiğimiz adam kim? Ya da ailevi mevzuların neler? Neyin peşindesin? Merak ediyorum." dediğinde boğazımı temizledim ve gözlerimi gözlerine diktim.

"Bunlar beni ilgilendiren mevzular, çok paylaşmayı sevmem." dediğimde alayla güldü.

"Ama ben yakınımdaki insanların hayatlarında neler dönüyor bilmek isterim." dediğinde yakınım kelimesine takılmıştım. 'Beni yakın olarak görüyor' diye tekrarladı iç sesim. Sonra buna takılmama içten içe sinirlenirken bende gülümsedim.

"Ben o guruba dahil değilim yalnız, sadece evinizde geçici kalıyorum. Konuyu bu kadar kişiselleştirmene gerek yok. Annen için katlandığın bir insanın hayatını merak ediyor olmanda farklı bir çelişki." diye lafı soktuğumda içten içe kendimi tebrik etmiştim. Afferim kız Asel.

"Asel." dedi sinirli ses tonuyla bastırarak. "Ne ile, kim ile uğraştığını bilmiyorum ama bir başına kendini belaya sokacaksın. Bırak yardım edeyim." dediğinde bir an sevinir gibi oldum. Bana yardım etmek istemesi yalnız değilmişim gibi hissettirse de bunu annesi için yaptığını biliyordum.

"Bunu neden yapasın? Kimim ki bana yardım edesin?"

"Senin için değil, sana bir şey olursa annem üzülür." dediğinde alaycı bir gülüş yerleştirdim yüzüme.

"Dert etme, bir gün dönmezsem o eve annene gittiğimi söylersin. Belada oluşum da sadece beni ilgilendirir." dediğimde mavi gözleri alev alır gibi kızarırken kaşları sanki imkanı varmış gibi daha da çatılmıştı. Tam bir şey söyleyecekken çalan telefonuna göz ucuyla baktı. Sonra burnun öfkeli bir nefesi dışarı bıraktığında uzanıp açtı.

"Söyle." dedi en kaba tonunda. Adamda nezaket denen bir şey yoktu. Kırk yılda bir denk geliyordu onda da duygu durumu değişiyor psikopata bağlıyordu. "Bu gece mi?" Sessizce konuşmasını dinliyordum. "Her zamanki mekansa gelirim. Kim olacak?"

Bir süre karşı tarafı dinledi. "Tamam bizde iki kişiyiz." dediğinde gözlerim irileşti. İki kişi derken beni mi kastediyordu? Yok gerçi, başka bir kız arkadaşından bahsediyordur. Beni neden götürmek istesin ki?

"Uzatma Birkan iki kişiyiz işte. Tamam görüşürüz." diyerek kapattı telefonu.

"Gece işin çıktı sanırım." dedim yavaşan toparlanırken.

"Öyle oldu biraz." dedi umursamazca. Oda kalmak için hazırlanıyor ceketini giyiyordu.

"Ben geçerim eve." dediğimde bana dik dik baktı. "Ne?" dedim o masadan kalkarken. Arkasından bende kalkmıştım.

"Beraber gidiyoruz oraya küçük hanım." dediğinde içimde börtü böcük uçuştu. Kesinlikle kelebek falan değildi bu, daha hareketli bir şeydi.

Beni takmadan önden önden yürüyen bu esrarengiz adamı takip ettiğimde. Bir an duraksadı ve olduğu yerden omzunun üzerinde bana baktı, şaşırtmış gibi alayla güldü.

Bu adamın maşallahı vardı. Onu terslerken Allah'ın beni şurda çarpmadığına dua ediyordum.

Emir hesabı öderken ben kapının önünde bekliyordum. Bu durum beni rahatsız etse de buranın hesabını karşılayacak duruma sahip değildim. O yüzden sesimi çıkartmamıştım.

Emir yanıma doğru gelirken attığı her adımda yer sallanıyor gibi hissediyordum. Nedendir bilinmez bu kendini beğenmiş adamın yanında farklı bir güven duygusu içine giriyordum. Arabaya geçtiğimizde "Ben gelmem." dedim bir çırpıda.

"Bana bak Asel, ben çok sabırlı bir adam değilim. Soldan soldan geliyorlar." dedi dişlerinin arasından. "Yanında ben olacağım korkmana gerek yok." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Korktuğumdan değil zaten. Gelmek istemiyorum." dediğimde 'hassiktir' dedi iç sesim. 'Bal gibi de geberiyorsun gitmek için.'

"Bunun için çok geç, şu an tam olarak bizim mekana gidiyoruz." dediğinde memnuniyetsiz gibi bir tavır takınıp kollarımı göğsümde birleştirsem de sesimi çıkarmadım. İstiyor olabilirdim fakat bunu belli etmezdim. Burnundan kıl aldırmayan tiplerdendim sanırım.

TEHLİKELİ İNTİKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin