Bölüm-18

1.3K 86 52
                                    

Acının çığlığını duyan varmı?

Acı bir insanın yüreğine işlemiş en büyük yüktü. Bu yük ne taşıması kolaydi, nede içinde bitirebilmek!

Ezberey xanim bu yükü torununun üstünden almak için kollarını sıvadı.

Aşiret büyükleri evinde toplanmıştı. Karşılarına en sert hali ile çıkmıştı. Tüm erkekler aşiretleri yaşlı kadının karşısında ölüm sessizliğine bürünmüştü.

Karar belliydi. Bu boşanma işi olacaktı.

Tek tek hepsi ile konuşmuştu, kuşkusuz karşısında duran torununa bile çetin gözler ile bakmıştı.

İki saat süren toplantıdan sonra Dilber ve Şevket adına boşanma davası kabul edilmişti. Şevket babaannesnin gözlerinin içine bile bakmadı. Ellerini yumruk yaparak içindeki acıyı tutmaya çalıştı.

Bahçe yavaşça bosaldiktan sonra Şevket babaannesine döndü.

" Yâde, bitti mi?" Sesi çok cılız çıkmıştı. Gözleri kan çanağına dönmüştü.

" Bitti, bitti" diyerek yaşlı kadın da içindeki acıyı yutmaya çalıştı.

" Yâde kurbanım sana, yalvarıyorum beni Dilberden ayrıma"

Yaşlı kadın torununa baktı. Başı dik bir şekilde karşısında duruyordu.

" Ben bir şey yapmadım ki, sen kendi ellerin ile evliliğini bitirmsin!" Diyerek izkazini yaptı.

Artık yalvarsa da, ayaklarına kapansa da ne faydaydi. Bir kalpte yerin olmadıktan sonra, bir yuva yanıp küle döndükten sonra yalvarsan ne faydaydi.

Şevket bir çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağladı. Babaannesnin yüzüne bakamadi. Yüreğinde imkansız bir umut ışığı vardı. Sönen bir umut ışığına bir insan tutuna bilir miydi?

Elleri bomboştu. Bahçeden çıkan adam arabasına doğru ilerledi. Dilberi sevdiği kadın, herşeyi unutup onu unuttamayan kadındı o!

Arabaya binen adam oradan hızla uzaklaştı.

Dilber elleri ağzını kapamış, tülün üstünden arabaya doğru giden kocasına bakıyordu. Elleri ile ağzının kapanmasının nedeni ise ağlamasını kimse duymasını istemesindi.

Gözlerini sımsıkı kapatıp kendini yatağının üstüne attı. Bir eli kalbinde bir eli ağzında ağlıyordu.

Deli gibi feryat etmek istiyordu, deli gibi bağırmak istiyordu, deli gibi içindeki fırtınayı susturmak istiyordu.

İnsan anne olmadı diye yüreğindeki umutları söndüre bilir miydi?

İnsan kendinden vazgeçebilir miydi?

" Yardım.... Yardım.... Et Yarabbi... Ne olur.." hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Kendine gelemeyen kadın nefes alamıyordu. Ciğerlerine nefes denen şey gitmiyordu.

" Ben... Ben.. ne günah... İşledim de... Başıma geliyor... Bunlar."

Kimin ahını almıştı, kimin vebalini almıştı, kimin bedduasıni almıştı.

Dayanamadı, bu illete dayanmadı. Elli ile yüzüne sile ile vurdu.

" Yeter... Yeter... Yeter ölmek... İstiyorum... Ölmek!"

Yere düşen kadın kendini kaybetmişcesine avuç içi ile halıya vurdu. Çığlık çığlığa ağlıyordu.

" Benim ne günahım... Ben... Ben" dili varmadı. Yüreğinden kopan fırtına dilini kemiğini bağlıyordu.

Acının Gözyaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin