Bir kadının yüreğini yakan şey bebek acısıydi. Daha kucağına alamdan, kokusunu içine çekmeden, sütünü vermeden, oğlum, kızım diyemeden bebeğinin melek olması idi.
Dilber ise şu an tam da onu yaşıyordu. İki büklüm olan kadın elini karınına götürmüş acı içinde bağırdı.
" Bebeğim, bebeğim!" Sancı gittikçe çoğalıyor, kadının iki büklüm olmasını sağlıyordu.
Ceyda yengesini tutarken, için için ağlıyordu.
" Yenge, iyimsin yenge!" Kadının kolundan tutup onu kendine getirmeye çalışıyordu. Yüzü buruşmuş olan kadın hiç iyi görünmüyordu.
Egît hızla karısının yanına gelmiş dizlerinin üstüne çöken kadının kolundan tutmuştu. Bacak arasından gelen kan ile hemen kardeşine döndü.
" Çabuk arabayı hazırla!" Sahran aşağı koşarak inerken, Egît karısını hızla kucağına alıp, aşağıya indirdi.
Sultan xanim ise odasından çıkmıştı. İkindi namazını kılan kadın, sesleri geldikçe namazını şaşırmamak için hemen kılıyordu.
Odadan çıktığı an gözleri aşağı, indi. Eğît'in kucağında Dilber hızla çıkıyordu. Ceyda ise arkasından yetişmeye çalışıyordu.
" Ne oluyor, Dilbere ne oldu!" Gür bariton sesi ile konağı inim inim inletiyrdu. Gelinine ne olmuştu? Egît kadını nereye götürüyordu? Konakta neler oluyordu?
Egît karısını hızla hazır olan arabaya bindirdi. Ceyda diğer tarafa binip yengesnin kafasını dizine koymuş arabanın kapısını da kapatmıştı.
Sahran şoför koltuğuna geçip hızla arabayı çalıştırıp sürdü. Ağabeyinin arabayı sürecek bir ruha sahip değildi.
" Yenge! Yenge duyuyor musun beni?"
Eli ile hafifçe kadının yanağına vurup onu ayiltimya calsiyrdu. Lakin kadın kendinde değildi." Sahran hızlı sür şu arabayı!" Gür çıkan sesi ile kardeşine bagirmisti. Nedense hastane yolu bir türlü bitmek bilmiyordu.
Sahran gaza bastıkça basmış, yolları hızla kat etmişti. Araba süratle gidiyor bir an evvel hastaneye yetişmeye çalışıyordu.
Nihayet araba hastaneye varmış, el frenini çeken adam arabadan fırlamış sedye istemişti. İki hemşire hızla sedye getirmiş, Dilberi sedyeye konulur konulamaz içeriye alınmıştı.
Acil servise alınan kadın hızla odaya alınıp kapı kapanmıştı. Egît içeri girmek istese de hemşire izin vermemişti.
***
Ne zaman geçmek bilmişti, nede dakika. Öyle ki adam delirmek üzereydi. Karısına inanmamıştı. Kendine ne kadar küfür etse, beddua etse yeriydi.Ellerini saçlarının arasına alan adam var gücü ile çekmişti. Lütfen Allah'ım lütfen ikisine de bir şey olmasın yürekten edilmiş bir dua idi. Ne bebeğine ne de anne ye bir şey olsun istemiyordu.
Bir adam için en kahredici an bebeğinin ölüm haberiydi. Daha kucağına alamdan ona toprağa vermek istemiyordu. Korku çoğalmış adamın yüreğine çiğ gibi büyümüştü.
Ceyda beklme koltuğuna geçip oturmuştu. Dizileri kendinden bağımsız bir şekilde sallanıyordu. Tırnaklarını dişlerinin arasına almış kemiriykrdu.
Menekşe abla durumu anlatdginada kendine bile küfür etti. Dün çeyiz için gitmemiş olsaydı. Bugün burada olmazlardi. Gözlerini yerdeki beyaz fayansa diken kız, korku saçıyordu. Dilarayi eline geçirdiği an lime lime edecekti.
Kafasını sağ tarafa çevirdiğinde ise hızla ayağa kalktı.
Köşe başında gelen Sultan xanim heybetini de kendi ile beraber getiriyordu. Elinde bastonu, diğer kolunda ise annesi sümmeye xanim geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...