-ÖZEL BÖLÜM-

1.1K 63 5
                                    


İnsanın içini ısıtan, öpücüklerle sevgisini veren, sevgi sözleri ise kalbini feth eden bir adam varsa emin olun sizden iyisi yok...

Özellikle sizi çok seven, sizin için dünyayı karşısına alan, ah tamam tamam, aşireti diyelim, karşısına alan bir adam varsa çok şanslıyız demektir.

" Egît, dur!" Kocası durmak yerine daha da çok karısının dibine girmiş eli ile rahat durmayıp kadının vücudunu okşayıp duruyordu.

" Güzelim rahat dur," kadının boyununa haşin öpücükleri ile mest ediyordu.

Kafasını kaldırıp yüzü yavaş yavaş aşağı iniyor, giydiği elbise adamı nasıl çılgına çevirdi ise kocası onunla uğraşmadan öteye gitmiyordu.

" Egît aşağı inemem lazım, herkes aşağıda olmalı!"

Kocası kendinden geçmiş bir hâlde devam ediyordu. Yok bu böyle olmayacaktı. Hemen önlem alması gerketi. Kocasının omuzlarından iteklyrek diğer tarafa atan kadın hızla yataktan kalktı.

Egît ise şaşkın şaşkın kadına bakıyordu.

" Aşağı ineceğim, sende hazırlan gel!" Banyoya giren kadın kendine gelmeye çalıştı. Yüzü aldığı hazdan kızarmıştı.

İşini bitirip aşağı fırladı.

Bahçeden gelen nefis koku ile midesinde gurultular yükseliyordu. Mutfağa geçtiğinde Sevda ve Ceyda salata yapmak için girmişlerdi.

" Hanımlar yardım lazım mı?"

Ceyda yavaşça omzunun üzerinden yengesine baktı. " Yok yengem, sen bence Asi ile ilgilen!"

Dilber merakla pencereden bahçeye baktı. Asi ve bir yaşında olan Alp bahçede koşturuyor du. Daha doğrusu Alp paytak paytak koşuyor sonra bir kaç adımda düşüp tekrar kalkıyordu. Asi ise kuzeninine yardım edip beraber koşuyordu.

" İyi bari yaramazlık yapmıyor benim ki!"

Sevda güldü. " Yaramazlık yapmıyor ama," elindeki bıçak ucu ile çocukların olduğu yeri gösterdi.
" Alp'i haşat ediyor, koşması için çocuğu kan ter içinde bıraktı!"

Üç kadında aynı anda gülmüştü ki, salonda beşikte ağlama sesi gelmsi ile hemen yönünü o tarafa çevirdi.

Minik oğlu uyanmış gözlerini açmıştı. Tıpatıp annesinin andıran, gözleri hariç yüz şekli annesiydi. Yeşil gözleri ile büyüdüğünde çok canlar yakacakti.

" Uyandın mi oğlum," beşiği içinden kucakladigi oğlunu alıp kucağına almıştı. Uyumaktan arka saçları havaya kalkmıştı. Minik oğlan Yeni uyandığı için etrafına anlamsızca bakıyordu.

Salondan çıkıp bahçeye gitti Dilber. Oğlu ile dirasi çıkar çıkmaz buram buram et kokusu sarmıştı bağ evini.

Merdivenleri inip sağ tarafa doğru yürüdü. Babaannesi ve Sultan xanim yan yana oturmuştu. İkisi de bir şeyler konuşuyordu. Diğer tarafta ise mangalın başında Sahran ve Egît durmuştu. Egît kafasını kaldırıp karısına bakınca siritip göz kirpimisti.

Dilber gözü ile uyardı kocasını, herkesin içinde bunu yapmasını istemiyrdu.

" Uyandimi aslan parçası,"

" Evet yâde uyandı. Sanırım etin kokusunu alınca harekete geçti!"

Sultan xanim ve Ezberey xanim gülmüştü. Sultan xanim kollarını açıp torununu istedi. Dilberde yavaşça yere eğilip oğlunu kucağına verdi.

" Mehmet, kuremin sen acıktın?" Torununa bakıp gülümseyip yanaklarına öpücük kondurdu.

Mehmet opulmekten nefret ederdi. Biri onu öptüğü anda başlardı ağlamaya. Tıpkı şimdi ki gibi olduğu gibi, hemen sinirlenen Mehmet anında ağlamaya başlamıştı.

Acının Gözyaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin