Halısını isleye isleye yapmıştı. El emeği göz nuruydu. Her rengi her dokuması ayrı bir heyecandi.
Yaptığı halıyı alan kadın aşağıdaki depoya indirdi. Hem küçük yolluk yapmıştı, hemde büyük yolluk yapmıştı.
Depodan çıkmadan evvel kapıyı açık bırakmış şeffaf naylon almaya gitmişti. Naylonu bulan kadın geri döndüğünde ise Egît'i görmeyi beklemiyordu.
Ellerini halıya degdiren adam yaptığı çalışmaya bakıyordu.
" Çok beğendiniz galiba." Kapının eşiğine de adama bakan kadın göz ucuyla yaptığı hareketlerine baktı.
" Çok. Çok beğendim!" Diyerek kadına döndü. Yüzünde müthiş bir gülümseme vardı.
Dilber de aynı şekilde güldü. İçeriye doğru yürüyüp adamın yanına geldi. Yaptığı büyük yolluğu inceledi. Renkleri motifleri ile çok güzel bir halı yapmıştı.
" Bu kadar kısa sürede böyle güzel halı çıkarmak zor iştir!" Diyen Egît kadına döndü. Gözlerinde beğenmişlik dolu gülümseme vardı.
" Evet, aslında bende çok şaşırdım. Böyle bir halıyı çıkarmak epey zaman alıyor." Diyerek elindeki naylonu alıp küçük halıdan bir tanesini içine geçirdi.
Adam ise hayranlıkla kadını yaptıklarını takip etti. Küçük halıyı naylona çekip ucunu ise hemen bağlıyordu. İki-üç tanesini paketlemis köşeye koymuştu. Arkasını döndüğünde ise Egît ile karşı karşıya geldi.
" Beğenmekten ziyade aşık olmuş gibisiniz!" Diyerek elinde tuttuğu halıya baktı. Büyük katlanmış halıyı, eli ile tutuyordu.
" Evet, aşık oldum." Diyerek kadının gözlerinin içine baktı.
Dilber anlamamıştı. Ona mı söylüyordu yoksa halı için söylüyordu, tam olarak anlamamıştı.
" O kadar güzel ki hayallerimden bile ötesi." Diyerek capkinca göz kırptı Dilbere.
Dilber şok olmuş şekilde kalakaldı olduğu yerde, ona doğru konuşması, ona bakarak göz kırpmasi, içinde bir şeylerin oynadığını fark etti Dilber. Bu adam onun ayarları ile oynuyordu resmen!
Bu kadarı da olmaz ama!
Egît alt dudağını ısırıp gulememye gayret etti. Kadının fabrika ayarlarıyla oynadığını fark etmişti. Lakin bu hissi vermek çok farklıydı.
Aşk olmak karşında aşık olduğun kişiye bakamak, o kadar güzeldi ki, Egît Hekimoğlu için bu müthiş bir şeydi.
Ani gelen telefon sesi ile kendilerine gelen ikili hızla toparlandilar. Dilber depodan çıkarken eğit ise sırıttı.
" Kaç sen kaç, benim olduktan sonra nereye kacakasin!" Diyerek başını sallamış telefonu çıkarıp ekrana bakmıştı.
Cevaplama tuşuna basan adam kulağına götürdü.
" Ne oldu, Sahran,"
" Abi, akşam bağ evine gelmen gerek önemli bir durum var!"
" Tamam aslanım gelirim." Diyerek telefonu kapatı.
Kardeşi Sahran durduk yere bağ evine gelmesini istemezdi. Mühim bir şeyler vardı. Gidecekti o zaman!
İşini bitiren adam depodan çıktı. Son kez yukarı çıkıp kadınların çalıştığı yere doğru göz attı. Tam da tahmin ettiği gibi Dilber oturmuş halı işini yapmaya devam ediyordu.
Uzun süre kadını izledikten sonra ise oradan ayrıldı.
***
Sabahın erken saatlerinde kalkan Avşin odada tek başına kalmıştı. Kocası ile geçirdiği zamandan sonra ise dünden beri hiç aşağıya inemeisti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...