İnsan kendi yaralarını kendi sarlmayidi evvela, daha sonra karşısındaki insanın yarısını anlamlıydı.
Avşin hastaneden çıkalı iki gün olmuştu. Doktor onunla özel olarak konuşmuş durumunu incelemişti.
Avşin'in korktuğu durum başına gelmişti. Bebeği iyi değildi, gelişimi de sağlıklı değildi. Bunu duyduğunda ise daha çok ağlamıştı.
Ne yaparsa yapsın kocası onda kapanmaycak yaralar açmıştı. En büyük yarası ise bebeğinin sağlık durumunun iyi olmadığıdiydi.
. şimdi ise odasına geçmiş dinlenme altında idi.Eli ile karınıni okşadı.
" Anneciğim, sakın beni bırakma tamamı, lütfen en ihtiyacım olduğun zamanda anneyi bırakma."
Tek tesellisi bebegidi. Onun varlığı onun için ümit kapısı idi.
Kocası onu istemese de, onun varlığını görmezden gelemse de artık tek çare bebeği olacaktı.
Kapı çaldığında ise kafasını kaldırıp kapıya çevirdi bakışını.
Kapı çaldığında içeri Hayat girdi.
" Avşin, annen geldi," diyerek kadına baktı.
Avşin şaşkın bakışlarla Hayata baktı. Annesi mi gelmişti? Onu görmeye gelmişti. Kızının ne hâlde olduğunu bilmek görmek istiyordu.
Hayat kenara çekilip geri giderken içeri Adile hanım ve kızı Tilda girmişti. İkiside yatakta uzanan kadına baktı. Annesinin canı o an çok yanmıştı. Kızının durumu yüzüne yansımıştı.
" Keça mîn, tu çawa yî ( kızım yavrum nasılsın) " kadının ağlamamak için dişini sıktı.
Avşin'i göz bebeği iyi değildi. Onu kuma vererek kızına bugüne kadar en büyük yükü omuzna bindirmisti.
" Ez baş im dayê, xem neke ( annem merak etme iyiyim)" diyerek avcu ile annesinin yangını sevdi.
Lakin kadın inanmadı. Kızı iyi değildi, iyi de olmayacaktı. Kızının yüzünü avcu ile okşadı. Rengi soluk, yüzü kireç gibiydi.
Başını olumsuz yönde salladı. " Na, Na tu be baş î ( hayır, hayır iyi değilsin) "
Anne ve kız biraz ağlayarak dertlesti. Kızının iyi olması her anne için umut vericiydi. Ama Adile hanım için artık bu durum mümkün değildi.
" Niye, niye kabul ettin kızım," kızının kuma olmaması için kocası konuşmuştu. Ne kadar dil döktü ise kocası ona Avşin kabul etti, başlık parası da verildi. Bu işin geri dönüşü yok diyerek kocası ona izkazini yapmıştı.
Avşin, kızı kumalgi annesinin yanına da başını sallayarak kabul etmesi ile şok olmuştu. Kızını odaya çeken kadın ne kadar dil döktü ise çabası boşuna idi.
" Bilemedim dayê, bilemedim böyle olacağını bilemedim," diyerek ağladı.
Kim hayatı üzerine vereceği kararın nasıl bir faciaya neden olacağını bilebilirdi ki.
Biz insanoğlu, kendi hayatımız için vereceğimiz kararlın ardı arkasını düşünmeyiz. Kimi mahvedcegini, kimi kircagini, kimin yuvasını dagilcagini, kimin ne olacağını hiç kimse bilmezdi.
" Ben... Sandım ki... Bu eve gelin gelirsem... Çocuk verirsem mutlu olurum," diyerek kendini açıklamada buldu.
Tek düşüne bildiği şey buydu. Çocuk olursa ardı arkası keslimyen bir hayatı olur el üstünde tutulur, kocası tarafından sevilen, ailesi tarafından ise yuceltilen biri olur sanmıştı. Ama ne faydadi ki pişmanlık onun yakasını kor gibi sarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...