* bölümü yazmadan önce, kısacık bir duyuru yapıyorum ve bırakıyorum...
* Bugüne kadar bu bölümleri yazdım, okudunuz, yorum yaptınız ( yazan elleriniz dert görmesin) hayalet okuyucular siz hariç ( kepeniz kesilmeye niye yorum yapmıyorsunuz)... Neyse çok uzatmiycagim...VE SON İKİ BÖLÜM.....
***
Hayatın hiç olmayan kısacık girdabın içinde kayipolurdu ya insan işte bizde tam oyleydik...Yapmam olmaz, aşık olamam, benim haddime değil dediğimiz an, bir anda aşk kapıyı çalar, buyur geç içeri derdi. İşte bizde öyle içeri geçirdik...
Avşin, dün gecenin etkisi altına girmişti. Kocası ile yaşadığı birliktelikten sonra kendini banyoya atıp, hüngür hüngür agalamtsi.
Peki kimin için? Ne için? Aşk için mi? Olmayan kocasının aşkı için mi?
Avşin kendine güldü. " Ne aşkı be ne aşkı, hangi aşk Avşin!" Kendi kendine konuşuyordu resmen. Biri onu bu hâlde görse timarhanye yatırır, cikmamisi içinde elinden geleni yapardı.
Oturma odasına geçen kadın deli gibi görünüyordu. Kocası uyanmış olmalıydı ki, banyodan su sesi geliyordu.
Tekli koltuğa oturan kadın, parmaklarını saçına girmiş, öylece yere bakıyordu.
Kavga gürültü yok demişti değil mi? Kimi kandiryordu ki, kavga onlar için bağışıklık sistemi gibi bir şeydi.
" Avşin," kocasının sesi ile kendine gelen kadın kafasını hisimla kaldırdı.
Üstüne, gri renkte eşofman takımı giymişti. Saçını saç havlusu ile kurutyordu.
Avşin karşısında, esmer tenli kahve saçlarından damlayan suyunu alamya çalışan kocasına baktı. Kirli sakallrini almıştı birazını.
Ayağa kalkıp kocasının yanına geldi. Dün gece bu adam bir şeyler yaşamıştı. Dün gece kocası ona güzel bir gece yaşatsa da en sondaki o sözü kadının bütün duygularını yerlen bir etmişti.
" Neyin var senin?" Çatık kaşları ile kadına baktı. Neyi vardı bu kadının yine? Ne diye mazlum mazlum bakıyordu kendine..
" Unutmaycaksin değil mi?" Cılız çıkmıştı sesi. Oda farkındaydi herşeyin, hepsinin...
" Neyi, Avşin!" Artık yavaştan sinirleniyordu adam.
" Biz dün gece güzel bir gece yaşadık! Sen ve ben. Ama sen yine ne yaptın ne ettin, dün gecenin içine ettin!" Diye adama doğru bağırdı.
Şevket nerdeyse burundan nefes alıp veriyordu. Burun damarları sinirden dolayı büyüyüp genişliyordu.
" Ne yapmışım lan ben! Ne?" Diye kadına bağırdı Şevket,
Daha düne kadar kavga gürültü çıkmasın diyen karısı iken bugün kavgayı çıkaran ise yine kendisi idi.
" Ne yaptın biliyor musun?" Göz yaşları akarken, hiç düşünmeden cevabı da yapıştırdı. " Dilberim diye benim yanımda, benimle iken onun adını sayikladin!" Şiddetle bagirmisti. Eğer şuanda konakta olsaydı büyük ihtimalle evdeki herkes başlarına toplnrdi.
Kadının içindeki yara desildikce, kanıyor, kadın ise bu yaraya merhem bulamıyordu. Delirmişti artık, ne olacağını ne düşüneceğini bile umursamıyordu artık...
" Bir kere ya bir kere, benimle, benim yanımda iken onu düşünme artık!"
Şevket parmağı ile burun kemiğini sıktı. Avşin kendinden geçmişti. Onunla iken Dilber aklına geldikçe deliriyrdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...