Gül goncasi insanın en masum duygularını ifade eder. Aşkı, masumiyeti, şefkati, herşeyi...
Sevmek güzel bir şeydir, rastlarsan erbabına.
Dilber gün boyunca gelen akrabaları aşiret büyüklerini karşılamıştı. Hepsi de tebrik için gelmişti. Elirini öpüp yanlarına oturmuş hepsi ile ayrı ayrı ilgilenmişti.
Aşağıda ise kocası ve kardeşi gelenleri karşılamıştı. Taze baba adayı olan Egît gelen aşiret reisilerinin tebriklerini almıştı.
Kapının önüne gelen arabada ise Halası Besne hanım inmişti. Arabadan indikten sonra içeri kızı ve kocası ile girmişti.
" Hoş geldin Halam." Elini öpen adam halasina sarıldı.
" Hoşbuldum, Egîtim oğlum, tebrik ederim seni. Allah analı babalı büyütsün."
" Amin halam." Yaşlı kadın genç adam ile konuştuktan sonra gitmişti. Kızı Sevda ise arasından giderken, o anda Sahran ile göz göze gelmişti.
Sahran genç kıza baktı. Sevda baş selamı verip geçtiğinde ise Sahran giden kızın arkasından öylece bakakalmisti.
Sevdaya ne zamandan beri duyguları vardı. Ve bu duygular artık dışına çıkmaya başlamıştı. Sevda güzel aklı başında bir kızdı. Hiç kimseye bir kötülüğü yoktu.
Orta boyu ve kilosu ile tamda istediği kadın tipiydi Sevda.
" Sahran, çok bakma aslanım!" Ağabeyinin sesi ile mahçup bir edayla ağabeyine döndü.
" Yok abi, şey, şeye bakmıştım!" Türkçe'nin içine etmeye kararlı olan Sahran başarmıştı sonunda. Bütün harfleri birbirine girmişti.
" Sahran," diyen Egît kardeşine döndü. " Oğlum, güzelim Türkçeyi bozma." Sırıtarak misafir odasına doğru giderken, Sahran ise yüzünün kızarıklığı gitsin diye biraz dışarıdan beklemiş ardından da ağabeyinin peşinden gitmişti.
Hekimoğlu konağı bugün çok kalabalıktı. Bebek için tebrik etmeye gelenlerin ardı arkası kesilmiyordu. Zöhre hanım ve babası Yusuf Ağa da gelmişti. Zöhre hanım evinde tatlı yapıp kızının ve doğacak torununun hayrına dagitmisti.
Zöhre hanım kızının yanına oturmuş hamilelik döneminde ne yapıp ne yapmacagini anlatmıştı. Kızına da bol bol öğüt vermişti.
Dilber mutfağa geçip misafirler için yemek ve çay yapmıştı. Sevda da yardım için gelmişti. Yemekleri hazır ederken Sahran içeri girmesi ile sevdanın eli ayağı birbirine girmişti. Dilber kıza bakıp ardından da Sahrana baktı. İkisi arasında bir uyum bir elektrik vardı.
Sahran gözlerini sevdadan ayırmaz iken Sevda ise ürkek bir şekilde ara ara arkasını dönüyor. Sahran varmı diye kontrol ediyordu.
Dilber anlamıştı hemen, bunlar resmen birbirine tutulmuştu.
Akşama kadar misafir bitmemişti. Hepsi ile teker teker ilgilenmiş, konuşmuş ona verilen bilgileri ise aklına not etmişti. Annesi ve babası ile vedalaşan kadın işi bitince odasına çıkmıştı.
Geceliğini giyen kadın eline el kremini sürerken kocası da üzerindeki t-shirt çıkarıp bejere koydu. Yatağa giren adam karısını izledi.
" Çok yorulmadin değil mi?" Dilber ayndan kocasına baktı. Başını olmuszca salladı.
" Hayır hiç yorulmadim, aksine Ceyda ve Sevda çok ilgilendiler." Kocasına bakarak konuşurken kremin kapağını kapatıp masanın üzerine koydu.
Ayağa kalkıp yatağa geçerek yanına sokuldu. Aklında bir soru vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...