Yırtıcı bir aslan avını yakalamak için pusuda bekler. Ne vakit zaman gelirse o zaman harekete geçer.
Avşin de bu zamanı kullanmıştı ama kocasının sinirini, sözlerini ve kalbini kıracak kadar ileriye gideceğini düşünmemişti.
Yatağı hazır eden kadın, dolaptan çıkartıgi geceliği giyindi. Siyah kumaş ve şifon olan gecelik dizine kadar geliyordu.
Saçını tarayan kadın tarağı alıp, masanın üzerine koydu. Ayağa kalkan kadın, yatağa geçecekti ki kapı açılması ile başını kapıya doğru çevirdi. Şevket nihayet odaya girmişti.
Yorganı avuç içinde tutan kadın bir dizini de yatağa koymuş kocasına bakıyordu.
Üzerinde ki ceketi çıkaran adam yere doğru fırlattı. Bugün herkes bir olmuş onun üstüne geliyordu.
" Senin... Senin derdin ne?" Diyerek kadına baktı. Sanki hiç derdi tasasi yokmuş gibi birde bu kadının acıları ugrasackti.
Avşin anlamadı. Ne diyordu bu adam!
" Ne diyorsun Şevket!" Diyen kadın kocasına şaşkın şaşkın baktı.
" Sen neyin ne olduğunu gayet iyi biliyorsun!" Diyerek dişleri arasından tisladi.
Avşin yataktan kalkıp yavaş yavaş kocasının yanına geldi.
" Eger anlatır isen öğreneceğim!" Diyerek açıklama yapmasını bekledi.
Kocasının öfkeli olduğunu biliyordu ama ne için öfkeli olduğunu bilmiyordu.
" Sen, sen kimsin ki!" Diyerek kadının yüzüne doğru bağırdı.
Avşin bagirmarnin etkisi ile arkaya doğru ilerledi. Kocasının gazabından korkuyordu. Derin derin nefes aldı.
" Benim ne iş yaptığımı, aileme anlatıyorsun, kim sana git herkese söyle dedi!" Siniri bir volkan gibi içinde fokurduyordu. O gün duyduğu herşeyi gidip annesine anlatmıştı.
" Bunun için bana kızıyorsun!" Diyerek şaşkınlığını bir kenara bırakan kadın kocasına baktı. " Sen, evli ve çok yakında baba olacak bir adamsın. Senin benim ve çocuğun ile ilgilnemen gerekir iken sen ise" tiksinrek baktı.
Gururu ayaklar altına alınmıştı. Kocası ona sevgi saygı merhamet bile vermez iken, o kocasından merhamet dilencek duruma gelmişti.
" Yeter kes sesini!" Diyerek ilk uyarısını yaptı. Bu kadının sesini dâhi duymak istemiyordu.
" Ben mi keseceğim sesimi, neden haklı olduğum için mi?" Diyerek adamın gözlerinin en içine baktı. Bu saatten sonra kayıtsız kalamazdı. Asla!
" Haklı mı?" Diyen adam kadına alayla bakti. Bu kadın mı haklıydı. Buna gülerdi. " Neye göre haklısın!" Diyerek tek kaşını kaldırdı.
" Evet, haklıyım. Çünkü sen ne beni nede bebeğini görmüyorsun bile." Canına tak kadın acı ile soldu. " Ben kontrolle senle gitmek isterken, gidip kardeşlerin ile gidiyorum. Bunu bana haksızlık değil mi?" Diyerek akan göz yaşlarını tutamadı.
Adam parmağı ile burun kemiğini tutup sıktı. Kuma karısı bu eve niçin geldiğini unutuyordu. Ve dahası onun yüzünden Dilberi elinden kayıp gitmişti.
" Ulan ben sana aşkımı vereceğim dedim mi? Ben mi dedim sana gel karım ol diye? Senin yüzünden Dilber bu evden gitti!" Diyerek bütün suçu kadının üzerine yıktı.
Avşin şok içinde bakakaldi. Dilberin bu evden gidişi onun yüzündenmiydi. O mu sebep olmuştu. Bunu kocası nasıl söyleyebiliridi.
" Benim mi suçum? Ben mi suçluyum!" Diyerek inanmayarak kocasına baktı. Yine ve yine suçlu o olmuştu. " Benim ne suçum var, ben sana çocuk vermek için geldim!" Diyerek buraya geliş sebebini söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...