Biz insanlar, merhamet duygusu dediğimiz şeyden olmasa acıma duygusu da olamazdı. Karşısında ki insanı anlamsı için önemli olan vicdan ve merhamet duygusuydu.
Medine içindeki merhameti hep iyi yönde kullanmıştı. Kimseyi yargısız infazsiz kullanmamıştı. İster aile dostu ister yabancı.
Annesnin peşinden giden genç kız misafir odasına girmiş kapıyı da kapatmıştı.
Anne kız çiftli koltuğa oturmuştu.
" Medine bu yaptığın davranış hiç iyi değil kızım." Verdey hanım giydiği fistani düzeltip kızına baktı.
Medine annesinin gözlerinin içine baktı. Yaptığı davranış iyi olmasa da hak ettiği inslara verdiği tepki buydu.
" Yâde, ben buyum! Ne olursa olsun, kim olursa olsun! O kadın kuzenim olarak değil kuma gelin olarak geldi. Hemde iki evli çiftin arasına," derin soluk alan kız annesine haşin gözlerle baktı.
" Ben bunu hazmedemiyorum! O kadın Dilber ablama demedigini bırakmadı."
" Medine, Dilber bu evden gideli çok oldu. Toreleri bilmez misin sen?"
" Biliyorum, biliyorum elbette, fakat anlamıyorum yâde! Siz Dilberin ablamın üstüne kuma getirirken o kadının ne hâlde olacağını bile tahmin etmediniz! Tek istediğiniz bebekti. Soyu yürütecek bebek!"
Bir bebek ugruna, bir soy uğruna bir kadının canı ebediyeten yanmıştı. Allah'ın veremediği bebeğin suçunu kadına yüklemişlerdi. Kim Allah'a karşı gelebilirdi? Kim Allah'a isyan edebilirdi? Haşa kimse!
" Siz Dilber ablamı, sucladiniz. Bütün suçu ona yüklediniz, peki yâde sana bir soru soracağım?" Annesnin gözlerine baktı. En can alıcı noktası vardı. " Siz bir kadını suclaya biliyorsunuz da, peki kaderin kimset etmediğini Allah'ın veremdigi çocuk için Allah'ı suclaya bilir misiniz?"
Verdey hanım o an kısmi bir şok geçirdi. Gözleri kızının gözlerinin içine takli kaldı. Değil yutkunmak ağzını dâhi açmadı.
Bir kadını sucalaya bilirdi. Bir kadına
Sen bebek vermiyorsun, suç sende bir bebek vermedin, sesini kes, kocanı mutlu et! Peki bu sözleri duyan kadınların canının yandığını kimse görmüyor, kimse duymuyor muydu?" Medine!" Diye uyarı yaptı kızına. Bu soru o kadar zordu ki, böyle bir soru üzerine cevap vermek kolay değildi.
" Biz merhamet duygumuzu kaybetmişiz yâde!"
Annesi, babası, ağabeyi, yengeleri, hepsi ama hepsi içindeki vicdan denen o duyguyu söküp atmıştı. Niçin peki? Neden insanoğlu içindeki vicdan duygusunu cehennem denen yere atıp, yerine çok farklı bir duygu koyuyordu!
Medine ayağa kalktı. Annesine baktı saniyelerce, annesi kızının sorusu ile baya afallamisti.
Medine asla böyle insan değildi. Karşısındaki insanı incitmemek için, kırmamak için, üzmemek için elinden geleni yapardı ki bunu Dilber varken çok iyi göstermişti.
Avşin yani kuzeni, kumaligi kabul ettiği gün sinir krizi geçirmiş anında Tildayi aramış, binevi hesap sormuştu.
" Tilda, Avşin bunu nasıl yapar? Niye engel olmadınız!"
" Olmadı Medine, olmadı. Elimden geleni yaptım, çok konuştum çok dil döktüm fakat Avşin sanki bütün duyu organlarını kapatmış gibi bizi dinlemdi!"
" İkinci kadın olmaya bu kadar meraklı yani,"
O gün Tilda ile çok konuşmuş fakat ne dedi ise olamamıştı. Avşin kararından donmemisti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...