İstanbul'un o mavi, dalgalanan hırçın suları kokusu ile mest edecek kadar güzeldi.
Dilber elinde tuttuğu bir fincan kahve ile pencere kenarına geçmiş doğan güneşi izliyordu. Üzerinde kocasının gömleği göğsüne kadar iliklemisti.
Gulmusyerek hayranlıkla denizin güzel görüntüsünü izliyordu.
Bitirdiği kahveyi yanındaki sehpaya bırakarak biraz daha önündeki manzarayı izledi.
Arkasında hissettiği kocası ile gulmesme peydah oldu dudağından.
" Günaydın," arkasını dönemden kocasının konuşmasını bekledi.
Kocası konusmayinca sakinlikle arkasını döndü. Üzeri çıplak altında ise gri pijama ile duruyordu. Dilber gülümseyerek kocasının dibine girip dudağına bir buse koydu.
Eğît dudağına konan minik öpücük ile yetinmeden genç kadını hızla belinden tutup kendine çekti. Dudağına sert bir şekilde yapışıp kana kana öptü.
Karsinin alt dudağını dişleyerek öpüyor, ardında dudağını emiyordu. Kadının belinden tuttuğu gibi duvara yaslamış eli ise kısa olan gömleğin altından geçirip çıplak bacağını okşayıp sıkıyordu.
Dudağından yavaşça ayrılıp kadına baktı. Alt bölgesini de kadına doğru yasladı. " Hissediyor musun, nasıl, nasıl yandığımı!" Kadına ihtiras ile baktı. Alt bölgesini de kadına bastırıp duruyordu.
Genç kadın ellerini kocasının ensesine götürüp kısa olan saçını çekti. " Evet," başını hızla salladı. " Evet, hissediyorum,"
Genç adam hiç bir şeyi umusaramdan kadını kollarından tutup kucağına aldı. Karısını hızla yatağa doğru götürüp, hızla yatağa doğru fırlattı.
Üzerine abanip kadının boyun çukuruna ardı ardına öpüyordu.
" Sana kaç defa dedim!" Kafasını kaldırıp kadına baktı. Elleri rahat durmuyor kadının hassas bölgesine doknuyrdu.
" Neyi.. neyi dedin?" Kadın ise cildirmanin eşiğine gelmişti. Kocası onu elleri ile çıldırtıyor, yetmiyor onu titretme noktasına getiriyordu.
Adam haşin gözler ile karısına bakıp eli ile kadına daha çok dokunuyordu.
" Bir daha," dudağını sert bir şekilde açıkta kalan diri göğüslerinin üstüne kapandı. Ve geri çekildi. " Sakın," bu seferde eli ile kadına daha da çok eziyet ediyordu. " Beni tek başıma," bu seferde kafası yavaş yavaş aşağı iniyor opulmedik yer bırakmıyordu.
" Yatakta bırakıp gidersen," kafası bu sefer kadının iki bacağı arasındaydı.
" Sana çok büyük ceza veririm!" Baldirlarini hem öpüyor hemde dili ile yalayarak yukarı doğru çıkıyordu." Ne... Ne... Cezası?" Kadın da konuşacak hal kalmamıştı artık kocası onu çıldırtacak noktaya kadar getirmişti.
Adam yavaşça doğrulup kadına tepeden baktı. Gözleri ile kadının vücuduna arsız arsız bakıyordu. Alt dudağını ısırarak kadına baktı.
" Yatak cezası, gül goncasi!"
Daha ne olduğunu anlamadan üzerine giydiği gömlek iki parçaya bölünmüştü. Üzerinde ise sadece alt iç çamaşırı vardı. Egît ise durmamışti. Gri pijamasini kalçasından aşağı doğru indirerek kadının bacak arasına girmişti.
Dilberin gözleri kapanmış ağzı ise aldığı hazdan dolayı açılıp kapanıyor, ara ara da iniliyip kocasının saçlarına asliyrdu.
Genç adam kadını yatakta cildirditma noktasına kadar getirmişti. Bacak arasından çıkan adam kadının göbeğini, göğüslerini öpe öpe çıkarak burun buruna geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...