İnsan herşeyden kacabilirdi ama yüzleşmekten kacamazdi. Kactikca daha da dibe çöker di.
En büyük neden ise Avşin idi. Hamile olduğundan dolaylı her günü bir eziyet daha katlanıyor, katlandikca da daha da asabilestiyrdu.
Günler önce yaşadığı kavgadan dolayı Rojda ile aralarına perde çekmiş, aralarına derin bir uçurum girmişti.
Rojda Avşin'in hamile olduğundan dolayı canın yandığını biliyordu, ama bu çocuk için yarışa girmek demek değildi. Bu Konakta kimse kimseden üstün falan değildi.
Salonda oturan kadın düşünmekten kafayı yiyecek durma gelmişti.
" Rojda, tamam artık daha fazla düşünme!" Diyerek eltsini uyardı Zeliha.
Hayat herşeyi bir bir anlatmıştı, Zeliha duydukları ile kaskatı kesilmişti. Herşey eyvallah derdi ama bunu asla yakıştıramamaisti Avişine.
" Nasıl düşün meyiyim Zeliha!" Diyerek sitemini belli etti. " Herşeyi geçtim, çocuk içinde insan bu kadar yapamaz ya!" Diyerek kafasını salladı.
" Biz herşeyi görüyoruz, kör yâda sağır da değiliz. Ama bunu söylemesi hemde bir anne olarak," sustu. Herşeyi geçmişti. Acısını yaşadığı durumda gorebiliyrdi. Fakat sanki bu ev erkek bebeğe hasret gibi soyelmsi, cidden çok ironi idi.
" Bilmiyorum Rojda, avşin çok değişmeye başladı." Diyerek ayaklarını bağdaş kurup oturdu.
" Eski Avşin böyle değildi. Herkese gülen, sohbet eden biriydi. Şimdi ne olduğunu ben bile anlamıyorum!"iki elti de ne olduğunu anlamıyordu. Avşin öyle kolay kolay kimseyle aş yarışına girmeyen kadın, çocuk yarışına giriyordu. Hemde en sevdiği eltisi; Rojdayla!
Günün geri kalanı da sakin geçmişti. Akşam yemeği hazır olunca hepsi sofraya oturmuşlardi. Avsinde yerine geçip oturmuştu.
Kimseden ses çıkmıyordu. Verdey hanım gelinlerine şüphe ile baktı. Eskiden olsa yemekler nasıl olmuş diye konuşan kadınlar şimdi ses dâhi çıkarmıyordu.
" Neyiniz var sizin!" Diyerek gelinlerine baktı.
Hepsi kaynanasin yüzüne baktı.
" Bir şey yok yâde" diyen Hayat ortamın gergin havasını ortadan kaldırmaya çalıştı.
" Nasıl bir şey yok, hepinizin," diyerek tek tek gelinlerine baktı. " Yüzünden düşen bin parça." Diyerek soyeldi.
" Yâde gerçekten bir şey yok, sadece yorulduk biraz o kadar!" Diyerek açıklama gereği duydu Rojda.
Verdey hanım Rojadaya döndü. " Rojda sen zaten fazla iş yapma, gebesin!" Diyerek uyardı.
Ne olacağını kimse bilmezdi bu hayatta o yüzden herkes attığı adıma bile daha dikkatli olması gerekiyordu.
Avşin elinde tuttuğu kaşığın sapını parmakları ile bukmeye çalıştı. Canı yanıyordu kadının. Kaynanası Rojadayi uyarmayi akıl etmişti, fakat kendisine hiç bir şey söylememişti.
İştahı kaçan kadın büktugu kaşığı tabağın yanına koydu. Yerden destek alarak ayağa kalktı.
Verdey hanım gelinine baktı.
" Keçemain, ne oldu." Diye kadına baktı. Bir sancısı falan mı vardı.
" Bir şey yok, ben doydum. Odama gideceğim!" Diyerek hemen salondan çıktı.
Verdey hanım çatık kaşlarla giden gelinine baktı. " Avişine ne oldu, kavga falan mı ettiniz!" Diyerek diğer gelinlerine baktı.
Rojda peçete ile ağzını sildi. Kaynanasina döndü. " Yâde bizim kimse ile sıkıntımız yok, fakat Avşin hamilelikten olması lazım iyi değil olup olmadık şeylere laf ediyor!" Diyerek konuya açıklık getirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...