Bölüm-41

1.2K 78 57
                                    

Canınızdan kopardiginiz yada vazgeçmek istediğiniz bir durum oldu mu? Vermek istemediğiniz ama mecbur kaldığınız bir durum?

Avşin bu duruma da kalmıştı. Oğlunun bütün kıyafetini alıp Rojadaya vermişti. Rojda ilkin istemese de daha sonra Avşin kırılmasın diye kabul etmişti.

Rojda in bebeği erkek bebek olduğu için doğuma gün sayıyordu. Sayılı gün çabuk geçerdi.

***

Hekimoğlu konağının önünde duran araba ile karı koca inmişti. Arabadan inen Egît ağa arabanın bagajında duran tatlı tepsinini adamlara almalarını istedi. Adamlar ise hemen komuta uyup getirilen tepsileri alarak konağa girmişti.

İkili merdivenleri yavaş yavaş çıktıktan sonra salondan gelen sesler ile içeri girmişlerdi.

Sultan xanim sümmeye xanim Ceyda ve Halil Ağa hepsi içeride oturuyorlardı. Ceyda kapıya başını çevirdiğinde ise yengesini ve ağabeyini görmüştü.

" Yenge, ağabey," hemen ayağa kalktı gibi yanlarına gelip yengesine sarılmıştı.

" Hoşgeldiniz, vallahi ben gelmeyceginzi sanıyordum." Gülümseyerek yengesine baktı.

Dilber hemen göz kırparak kikirdadi.
" Aslında biraz daha kalmak istedik ama,"

Ceyda yengesine baktı. " Ama?"

" Minigimiz daha fazla kabul etmedi. Hala mı tanımak benimde hakkım dedi." Dilber gorumcesi ne bakti.

Ceyda hala anlamamıştı. Minik derken? Hala derken?

" Minik mi oda kim, ve halası kim?" Anlamayan gözler ile baktı yengesine, henüz idrak edememişti.

Dilber daha fazla dayanamadı. Ceydanin elini alıp kendi karının üzerine koydu.

" Burada minik, ve halası da sen oluyorsun." Açıklamayı yapan kadın, kızdan bir atak bekledi.

Ceydanin gözleri ardına kadar açılmış şok içinde bir ağabeyine birde yengesine bakmıştı.

Şoktan çıkan genç kız hızla bağırdı.

" Allah, hala oluyorum!" Diyerek içeri girmişti. Hepsi birden ayarlanmıştı.

" Keckamin ne oluyor?" Annesi kızına baktı. Deli deli hareketler yapıyor, babaannesnin ve babasının yüzünü öpüyordu.

" Ne olacak yâde ne olacak, Dilber yengem anne, Egît ağabeyim de baba oluyor."

Sümmeye xanim hemen ayağa kalktı. İkili içeriye girmesi ile yanlarına gitmişti.

" Doğru mu? " Gözlerinin bugulnamsi ile gelinine baktı. Doğru olmasını istedi. En çok istediği şeydi torun!

" Doğru yâde, karım hamile." Egît gülümseyerek annesini yanıtladı.

Sümmeye xanim gelinin yanı başına gelip iki eli yanağını tutup alinini öptü. " Tebrik ederim sizi, Allah analı babalı büyütsün," Dilber kayınvalidesinin elini öpüp başına koydu.

" Daha ne duruyorsunuz, çıkın dışarı, zılgıtlari çalın, Hekimoğlu aşiretine torun geliyor!" Ağır aksanı ile emri vermişti.

Sümmeye xanim ve Ceyda hızla dışarı çıkmıştı. Teras katına çıkan iki kadın elini ağzına götürüp zilgiti basmıştı. Zılgıt sesleri ile birlikte Şanlıurfa calkalnamisti. Damdalarda yem yiyen güvercinler havalanmış havada raks etmişti nerdeyse!

Konağın çalışanları da dışarı çıkmış onlarda zılgıt çalmıştı.

Dilber kocasına döndü. İkisinin de yüzünde gülücükler çıkıyordu. Halil Ağa eline telefonu alıp kasabı aramış, torunun gelişi için kurban kestirmek için harekete geçmişti. Yedi düvele haber salinmisti o dakikada, Egît Hekimoğlu baba oluyordu!

Acının Gözyaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin