* Acı, çaresizlik, yakıcı bir ateş gibidir. En büyük çaresizlik ise umutla başladığın yolun sonunu dusunememktir....
****
Bir söz vardır doğudgun yer kaderinidir. Bir insanın kaderi iki dudağının arasındaydı. Ya eveti yada hayırdı.
Evet. Avşin evet diyerek seçmişti. Şimdi ise seçtiği bedeli en ağır şekilde ödüyordu. Fatura resmen avişine kesilmişti.
Dün gece kocası odasına gelmişti. Avşin şok içinde kalmıştı. Beklememisti. Gelmez yüzüme bakmaz demişti ama adam onu yeniden şaşırtmıştı.
Ve dün gece ki sözler aklından hiç çıkmamıştı.
" Benim karım Dilber. Bende bir şey bekleme! Sevgi bekleme, aşk bekleme, hiç bir şey bekleme. Bana sadece çocuk ver."
Göz yaşları baraj kapağı gibi açılmış yüzüne boca etmişti. Dün gece kocası, ona dokunsa bile insan yerine konulmamisti.
" Allah'ım yardım et, ben nasıl bir şeyin içine düştüm." Zorlaşan bir hayatı vardı. Çok yakında Dilber de gelecekti. Asıl o zaman ne olacak işte orası meçhuldu.
Ne yapacağını bilmeyen kadın, bir şekilde ayakta durmaya çalışacaktı. Bu eve karşı, kocasına karşı...
Sadece sinandigi tek kişi kendisi idi. Sanki hayatı bir ip gibi eline verilmişti. Ya tutacak sımsıkı bırakmayacakti, yada bırakacak tüm benliği ile bu şekilde yaşayıp gidecekti.
Kendini toplayıp çeki düzen verdi. Aşağı inemliydi. Yoksa kafasındaki sorular kadını şiddetli bir ağrı yapmasına neden olacaktı.
Mutfakta bir tek Hayat vardı. Elinde meyve tabaklara koymuş hazır ediyordu.
" Kolay gelsin" gulmesmeisni bozmadan mutfağa girdi.
Hayat gülerek. " Kolaysa başına gelsin!" Dedi. Elinde meyve bıçağı kırmızı elmayı dilimliyordu.
Tezgâhın üstünde yıkanmış meyve sepetin içinde duran kırmızı elmadan bir tane alıp ısırdı. Tadı efsaneydi.
Kendisi de bir tane meyve tabağı çıkarıp mandalinyai alıp soyup bölerek tabağa koydu.
Aslında aklında biri iki soru vardı ama nasıl soracak bilmiyordu.
İşini yaparaken cesaretini toplayıp Hayata döndü.
" Hayat ben sana bir şey soracağım?"
" Sor " dedi Hayat elmayı bitirmiş portakala geçmişti. Kabuğunu soyarken aynı zamanda Avişine bakıyordu.
" Şey... Şevket neyi sever neyden hoşlanır." Artık bir yerden başlamalı, kocasına kedini gostermeliydi.
Merakı gün geçtikçe çoğalıyordu. Kocasını tanımak onu bilmek yanlış yapmaktan kacinmya calsiyrdu. Ki kocası ondan nefret etse de bunu istiyordu. Çünkü başka şansı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...