Bölüm-49

1K 74 10
                                    


İnsanın canını yakan şey, aşktı. Yada aşkına karşılık bulamamasıydi. Bizim en büyük hatamız ise aşık olduğumuz kişiden bel bağlayıp ondan bir beklenti içerisine girmesydi.

Dilara da bu beklentinin em büyük eseri idi. Egît askerden döndüğünde onu görmüştü, o zamanlar o kadar yakışıklı, o kadar karizmatikti ki insan bu adamın okyanusunda boğulmak isterdi.

Dilara da bu Okyanusta boğulan kadınlardan biriydi. Egît Hekimoğluna hoslanti duymuş ve bu hoslanti ise kalbinde daha da büyümüştü.

Kaç yıl beklemiş ise aşkına asla karşılık bulamamıştı. Ona kendini ne kadar göstermek için çaba sarf etti ise hepsi çöp olmuştu.

Dilber kadına baktı. Dilara güzel kızdı, Allah vardı. Esmer güzeli olan kız kahve tonu olan dalgalı saçları ile güzelliğine güzellik katmıştı. Sadece oda değildi, gözleri çok güzeldi. Kahveye yakın gözleri vardı.

Dilber resmen kıza baktıkça daha da sinirleniyordu. Bu kızın kocası ile yan yana duruşunu hayal ettikçe siniri tepesine çıkıyordu.

Derin nefes alıp kızın yanına geldi. Gulmusyerek kıza baktı.

" Hoş gelmişsin,"

" Hoş buldum, Dilber yenge."

Ağzına ne kadar absürt gelse de mecburdu. Sonuçta Dilber bu evin gelini ve aynı zamanda da karininda kocasından bir parça taşıyordu.

Birden kendini hayal etti genç kız, kocası Egît, karınindaki bebeği ile misafirini karşılamak için aşağı indiğini hayal etti. Ancak bunlar sadece bir hayal idi.

" Kusura bakma, biz düğüne gelemedik. Ablamın doğumu vardı o yüzden."

Dilber masumca güldü. " Hiç önemli değil, zaten öyle düğün falan değil düğün yemeği oldu."

Dilara sahte bir tebessüm ile kadına baktı. " Olsun bir olmak daha iyidir!"

Dilberden ayrılan kadın sağ tarafınada duran adama baktı. Egît Hekimoğlu!

Karısının sağ omzunun üzerinden ona bakıyordu. Yavaşça yanına yaklaştı.

" Nasılsın Egît ağam."

" Çok şükür teyze kızı, sen nasılsın?"

Dilara Egît'in ona teyze kızı demesinden hiç haz etmezdi. Gıcık olurdu fakat Egît için sıkıntı yoktu.

" Çok şükür iyiyiz."

Dilber yandan kadına baktı. Egite ağam deyişini bile kiskanmisti. Ona bir tek ağam kelimesini Dilber diyebilirdi.

Dilber usulca Ceyda ya döndü. Şahadet parmağını dişinin arasına almış gulmemek için ısırıyordu. Dilber kıza ölümcül bir bakış attı. Ceyda ise hiç oralı olamamış hala yaptığı harekette devam ediyordu.

" Hadi o zaman yukarı çıkalım!"

Sümmeye xanim kardeşi Aysel hanımı alarak yukarı çıkmıştı. Ceyda ise Dilberin koluna girmek istese de Dilber arkasını dönüp kocasına baktı. Sahran yanına gelmiş bir şeyler konuşyurdu. Dilara ise yanlarına doğru geliyordu.

" Hadi bizde yukarı çıkalım!" Yengesnin koluna girerek yavaş yavaş merdivenleri çıktı. Bir yandan da yenegsinin kulağına eğilmiş konuşuyordu.

" Yenge, makyaj yapmana gerek yok!"

Dilber gorumcesi ne baktı. " O niyeymis?"

" Kıskankaninca felâket rengin değişiyor da ondan!"

Acının Gözyaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin