İnsanın canı yandıkça hircinlasir, kendini dâhi taniyamazdi. Canı yanan insanın en büyük felaketi ise öfkesi idi.
Avşin de bu öfkeden nasibini alan kadındı. Kuma olarak geldiği günden beri kocası tarafından huzur, mutkuk görmemişti. Hamile kalsa dâhi o mutluluk kendisine çirkin bir şekilde alay eder gibi uzaktan el sallıyordu.
Arabayla giden kadın kafasını cama yaslamış dışardaki manzarayı izliyordu. Kar nihayet durmuş yerine soğuk havayı bırakmıştı. Yolların büyük bir bölümü ise açılmıştı.
Bembeyaz bir örtü idi kar. Beyaz masumiyetin habercisi, barışın sembolü idi. Ama Avşin için o kural maalesef yoktu.
Arabinin durması ile kedine gelen kadın kayninin sesi ile ona döndü.
" Yenge geldik," Murat arkasını dönüp yengesine baktı. Bugün muayeneye o götürmüştü.
Avşin teşekkür edercesine kafasını sallayıp yanında duran çantasını alıp omuzuna takıp arabadan indi.
Dikkatli bir şekilde bahçeye giren kadın ağızdan çıkan dumanı havaya ufuliyordu.
Bahçeden eve geçmiş içeri girmişti. Düz taban giydiği botunu çıkarıp yerine yumuşak ev terliğini giymişti.
Paltosunu indirip kolunun arasında alarak salona doğru yürüdü. Salon kapısına giren kadın kafasını içeriye doğru sokup içeriyi kontrol etti.
Minderde oturan Medine ve Hayat çay içerken, Verdey hanım ise elinde tespih çekiyordu.
Hayat kafasını çevirip gelen kadına baktı. " Aaa, Avşin gelse ne?" Diyerek içeriye davet etti.
Avşin sahte gülümseme ile içeriye adımını attı. Kaynanasi kafasını kaldırıp gelen gelinine baktı. Oda gülümseyerek kadına döndü.
" Kontrol nasıl geçti, keckamin."
" İyi şuan." Diyerek düz bir ses ile cevapladı.
Verdey hanım tam emin olamadı.
" Yani?" Diyerek gelinine baktı.
" Nasıl olması gerekiyorsa öyle yâde!"
Medine ve Hayat birbirine bakıp kadına döndüler. Avşin verdiği cevap hiç iyi olamamıştı. Hemde hiç!
" Senin neyin var gelin hanım!" Diyerek kaşını catip soru sorar edası ile Avişine baktı.
Avşin güldü. Alayla güldü hemde, bu insanlar neyin ne olduğunu gerçekten görmüyor muydu? Yoksa görememek için gözlerini mi bağlıyordu?
" Neyin mi var?" Diyerek kaynanasina baktı. " Neyim yok ki! Herşey harika gidiyor, herşey istediğimiz gibi gidiyor!" Diyerek alayla güldü.
Çıldırmış kadın, resmen kan kusmamak için cirpiniyordu. Ve kisme de bunu gormuyrdu.
" Kocam ile gitemem gereken kontrolle, kaynım ile gidiyorum! Neden." Diyerek kaynanasinin delici bakilsirina bakarak cevapladı.
" Çünkü kocamın yapması gereken çok önemli işleri var!" Diyerek içindeki bütün herşeyi meydana serdi. Bu saatten sonra ne kopacak ise kopcakati.
Hem kaynansi, hem elitsi, hemde gorumcesi şok içinde kadına bakıyordu. Kadın içindeki kanı kusmak için ölümüne kapisiyirdu.
" Şevket'in ne işi var gelin hanım de hele!" Evvela bunu ogernmsi gerketi.
" Ne mi var!" Diyerek tek kaşını kaldırdı. " Soylim o zaman; Sevgili kocam Şevket Beyoğlu onu bosayan, nefret eden, yüzünü bile görmek istemeyen eski karısı Dilberin peşine adam takarak boşandığı güden bu yana adam takmış peşine!" Diyerek nihayet içindeki acıyı dile getirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...