* Dipsiz bir kuyu gibi hayatımız.
Ne ben çıkabildim, ne o beni çıkardı....****
İlk kadınlar bir çiçekti. Solan ama direniş gösteren bir çiçekti.
Acısını gösteren, kabullenmyen, yüreğindeki birikmiş acıları tek tek vuran kadındı.
Dilber baba evine geldikten sonra ne yapılıp ne yapılmaması gerektiğini babası söylemiş ve bunun için hakerete geçmişti.
Eve dönüş yolunda bunu kendine hatirlati. Bu mücadelenin ve direnişin sembolü olacaktı. Hiç bir kadın kuma denen acının daha fazla yayılmaması için direniş gösterecekti.
Eve gelmişti. Bahçeden geçip eve girdi. Salonda pek kimse yoktu. Doğrudan merdivenleri çıkıp odasına doğru gitti.
Odanın kapısını açtı. Odanın içi karanlıktı. Prizi arayıp bulunca açtı.
Diğer tarafa döndüğünde ise kocası göremeyi beklemiyordu. Odanın ortasında elleri pantolonun cebinde durmuş ona bakıyordu.
" Neredeydin?" Kocasının kızgın sesini fark etti. Ona bakmadan çantasını askıya astı.
Cevap vermeye tenezzül bile etmedi. Çünkü o hakkı ona artık vermeyecekti.
" Dilber, sana bir soru sordum! Neredeydin?" Adam gittikçe sinirleniyordu. Kadının onu takmamasi, ona pas verememesi gittikçe daha agresiflesiyordu.
Lakin Dilber ona bakmadı bile.
Tam banyoya girecekti ki kocası kolundan tutarak onu kedine dondurmustu.
Kolunu kocasından kurtarmaya çalışıyordu. Hangi kocası onu bu şekilde tutardı.
" Annemin evine gittim." Diyerek adama bakmadan konuştu.
" Benden neden izin almadın! Neden beni aramadın!" Diyerek hesap sordu.
Kadın buna güldü. Ona niçin izin alacaktı. Hangi hak ile izin alacaktı. Onu yüreğinde, kalbinde bitirdikten sonra hele ki!
Adam anlamıyor, anlamak istemiyordu. Kadın ona bas bas bağırıyordu. Bende bittin diye ama adam ısrar ile devam ediyordu.
" Niye senden izin alayım! Niçin? Söyle hangi vasıf ile izin alacağım senden!" Diyerek bu sefer adama baktı.
" Kocan olarak! Kocan olarak benden izin alacaksın Dilber!"
Kadın kolunu kurtarıp iki üç adım geri gidip adama baktı. Derin bir nefes aldı. Bu adam gerçekten onu anlamıyordu. Onu kalbinde bitirdi diyordu. Anlamıyordu! Ona ben senin karın değilim diyordu! Anlamıyordu.
Ne dese ne yapsa kocası inat ile onunla iletişim kurmaya, onunla konuşmaya çalışıyordu. Bitti diyor üstüne basıyor kocası onu duymuyordu.
" Şevket, sen beni daha ne kadar tuketecksin, daha ne kadar hirpalacaksin! Beni daha ne kadar zor duruma düşürecek sin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Gözyaşı
Teen FictionAşk, insanın canını yakan, ama her koşulda ise yanında olandı. Dilber Beyoğlu ise bu aşk denen girdaba düşmüş bir gül goncasi idi. İlk evliliğinde tövbe eden kadın hiç rast gelmediği bir sevda ateşine düştü. Egît Hekimoğlu ona asıl sevda ateşini ve...