Bölüm-64

933 81 14
                                    

* değerli okurlarım, yarın ki finale hazır mısınız, yarın kitabımız final yapıyor....

***

Bir insan geçmişini düzeltmedigi sürece, geleceğini de duzeltemzdi.

Avşin ve Şevket İstanbul'dan döneli bir hafta olmuştu. Onlardan sonra ise Rojda ve Ali gitmişti. Biraz baş başa tatilden bir zarar gelmezdi.

Eve dönen ikili günlük rutin işlerine geri dönmüştü. Şevket annesi ile konuşmuş, tedavi için devam edeceklerini söylemişti.

Araları ne kadar kırık bir ayna gibi olsa da, ilerlemek zorundaydı.

Avşin gittiği İstanbul tatilinden hiç bir şey anlamamış, sadece kırgın bir şekilde gelmişti. Kocası yolda iken kimseye belli etme demişti.

Kendi başına bir şekilde toprlancak ve ayağa kalkacakti.

Diğer tarafta ise Fırat'ın düğününe artık haftalar kalmıştı. Kız evin çeyizi gelmiş dizilmişti.

Mihribah'in seçtiği oda takımı, gardırop ve masa hepsi geçen hafta gelmiş, yerlerine dizilmişti.

Gelinin sadece gelinliği ve kinaligi kalmıştı.

Dün ise çeyizi serilmiş, gelen misafirler ise görüp tatlısını yiyip çıkmışlardı.

Avşin tencerenin içindeki mercimek çorbasını karıştırıp tadına bakmıştı. Tadı tuzu güzeldi.

" Avşin çorba hazır mı?" Zeliha kucağında kızı ile girmişti mutfağa.

" Evet hazır, kaseye koyup vereyim mi?" Daha çorba sıcaktı.

" Sen koy, bana ver. Miniğim çok acıkmış," kucağındaki kızına bakarak konuşmuştu. Kızı ise annesine gülümsedi.

" Sen anneye mi gülüyorsun, sen yirim!" Parmağı ile kızının burununu hafif sıkmıştı. Kızı ise huylanmis, kafasını sağa sola sallamışti.

Avşin kaseyi çoktan doldurmuş, Zeliha ya bakıyordu. Kızı ile konuşması kızı ile sakalasmasi, o kadar güzeldi ki, bir an kendi evladını da bu şekilde hayal etti.

Mert, oğlu. Biricigi ne çok zaman geçmişti. Oğlunun mezarına gitmeyeli ne çok zaman geçmişti.

Bir anda canı yandı Avşin'in, bugün Şevkete durumu anlatıp yarın oğlunun mezarına gidecekti. Ona en iyi gelen yere gidecekti.

Zeliha kadına döndüğünde ise Avşin'in dolu gözleri ile karşı karşıya kalmıştı. Kadının içinde buruk bir gülümseme peydah oldu. Evdeki nedersye bütün kadınlar anneliği tatmişti.

Daha geçen gün Dilberin ikinci bebek haberini almış çok mutlu olmuştu. O kadın anneliği dibine kadar hak eden biriydi.

" Kaseyi verir misin Avşin?" Kadının onu uyarması ile kendine gelmişti. Elindeki kaseyi Zeliha ya uzatan kadın ile mutfaktan ikisi beraber çıkmıştı.

Zeliha salona geçmişti. Kızını kucağına oturtup çenesinin altına peçete koyup tatlı kaşık yardımı ile çorbasını içeriyordu. Minik minik kaşığın içine doldurup içeriyordu.

" Dişleri çıktı mı?" Avşin'in sorusu üzerine kadına gülümsedi.

" Yavaş yavaş çıkıyor, gece de bizi uyutmuyor." Bazı geceler kızı onları uyandırıp ara ara uyuyup geri uyaniyrdu.

" Çok kaşıntı yapıyor mu?"

" Dişi çıkacak ya oluyor öyle,"

Avşin anladım dercesine başını salladı.

Acının Gözyaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin