Bu bölüm güzel yorumlarıyla bana destek olan baykussehri 'ne armağan olsun...Teşekkürler...
Not:Bundan sonraki 21.bölüm geçiş bölümüdür. Olayların akışı değişecek.
***
Allah! Bittim ben" dedim ve panikle ayağa kalktım.
"Hayırdır kanka ne oldu?"
Arda böyle diyince istemsizce yüzümü buruşturdum ve " Kanka ne yaa? Neyse bunu sonra konuşuruz. Ben bizim kızları unuttum odanın kartıda bendeydi. Kesin kapıda kaldılar. "dedim ve panikle kapıya gitmeye başladım bir ara neredeyse yere düşecektim ama toparladım ve kapıyı açıp dışarı çıktım. Dışarı çıkmamla kapının önünde oturan bizim kızları gördüm. Irmak başını Deniz'in omzuna koymuş ve büyük ihtimalle uyuyordu, Deniz'in de gözleri kapalıydı ama tek gözünü açıp etrafa baktı, beni gördü sonra tekrar gözlerini kapattı. Benim varlığım beynine anca ulaştı galiba tekrardan gözlerini açıp kızgın bir şekilde bana bakmaya başladı. "Salak! Ne işin var senin bu mafya bozuntusuyla?" dedi ve sonra elini ağzına kapatıp söylediği şey için küçük bir " lanet olsun" dedi ama Arda da biraz kıkırdayarak " Alınıyorum ama "dedi bende konu daha fazla uzamasın diye Arda'ya iyi geceler diyip Irmakların yanına yürümeye başladım. Kapıya gelince kartı cebimden çıkarttım ve kapıdaki manyetik alana okuttum. Kapı açılınca Deniz'in yarı uykulu olan Irmak'ı yatağa taşımasına yardım ettim. Irmak'ı yatırdıktan sonra Deniz bana döndü ve "Arda ile ne yapıyordunuz tatlım?" dedi sevecen bir sesle bunun üzerine bende ona balkonu işaret ettim. Beraber balkona çıktık ve ona olanları anlatmaya başladım tabi biraz değiştirerek.
" Ben uyanınca baktım odada kimse yok sizin mesajınızıda görünce tek başıma yemek yemeye indim. Yemeğimi yiyincede yapacak bir şey olmadığı için tekrar odaya çıktım. Odada da canım sıkılınca bende balkona çıktım. Ordanda Oğuz bana seslendi. Kahve içelim diye bende yapacak işim olmayınca kabul ettim ve yan tarafa geçtim. Ama geçtiğime geçeceğime pişman oldum. Çünkü Oğuzun niyeti hiçde iyi değilmiş birden üstüme gelmeye falan başladı. Bende dururmuyum bacağına tekme attım sonra bir tekme daha atacaktım ama hayvan ayağımı geçince yer düştüm. Sonrada Arda geldi bana yardım etti beni o kurtardı yani sonrada Oğuz malı kaçıp gitti. Bir daha karşımıza çıkamaz zaten ama biz Irmak'a söylemeyelim üzülmesin sonuçta onlar konuşuyordu. " dedim ve konuşmanın başından beri olaylara göre şekil değiştiren Denizin yüzüne baktım. Gözleri sulanmıştı. Sonrada " Canım benim..." diyerek kollarını bana sardı bende hemen ona sarıldım.
"Tamam bundan sonra bu bizim küçük sırrımız.." dedi ve tanıştığımızdan beri hep yaptığımız gibi havada bir şey varmış gibi eliyle yakaladı sonrada onu gökyüzüne fırlattı tıpkı diğer sırlarımızda da yaptığımız gibi. Sonra beraber içeri geçip yattık ve günün yorgunluğuyla uykunun bizi almasına izin verdik.
Sabah odanın içinde Irmak'ın sesiyle uyandık. Şarkı söylüyordu ama kulağında kulaklık olduğu için sesinin yüksekliğini ayarlıyamıyordu ve çok bağırıyordu dolaylı yoldanda bizi uyandırmış oluyordu. Deniz ile bir birimize baktık ve ikimizinde eli aynı anda yastıklara gidince güldük ve ben 3 deyince yastıkları Irmak'a attık. Kafası saniyelikte olsa ileri gidip geldi. Tabi bu bizim daha çok gülmemize sebep oldu. Sonunda Irmakta bize katılınca güne baya enerji dolu başlamış olduk.
Hazırlanıp kızlarla aşağı kahvaltıya indik. Açık büfe kahvaltı tabaklarımızı doldurunca boş bir masaya oturduk.
Ağzıma bir iki lokma bir şey atmıştım ki Efe masaya oturdu ve bir günaydın merasimi yaşandı bense lokmamı bitirdiğim de anca cevap verebilmiştim. Tekrar herkes kahvaltısına dönünce yemek salonuna Arda girdi ve her zaman ki gibi tek başınaydı. Tabağına iki üç tane kahvaltılık aldı ve etrafta boş masa bakmaya başladı. Gözlerimiz buluşunca kocaman gülümsedim ve elimle gelmesini işaret ettim. Gülümsememe karşılık oda gülümsedi ve masaya yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(MAFYA) MASKE: "SEN ÖYLE SAN!"
ChickLitHİKAYEYE BİR KERE GİRDİN Mİ UYANAMAZSIN ÇÜNKÜ BU BİR RÜYA DEĞİL!!! *** İnsanlar senin hakkında çok şey düşünebilir ama bu hikayede o insanlara cevabımız kocaman bir " SEN ÖYLE SAN!" olacak. Çünkü; HER GERÇEK YÜZÜN BİR MASKESİ VARDIR... Ve bu hikaye...