Dakikalar geçmesine rağmen açılmayan kapıyla, iyice yüreğim sıkışmış çareyi kendimi dışarıya atarak bulmuştum...
Aslında kötü bir şey olacağını sanmıyorum ama neden bu kadar panikledim bende bilmiyorum.
Bahçenin köşesinden, uçsuz karanlığa bakarken birden omuzlarımda hissettiğim ağırlıkla başımı kaldırdım. Daha ben bir şey diyemeden "Niye üstüne bir şey almadan çıkıyorsun dışarıya, hasta edeceksin kendini!" diyen Mert olmuştu.
Omzuma bıraktığı şala daha sıkı sarılıp, kolunun altına sokuluvermiştim. Ev sahibide misafirini kabul etmekte geç kalmamıştı.
Hem rahat hem de gergin bir halde" Ne konuştunuz dedemle? Ne dedi sana? Her şey yolunda mı?... " diye sorularımı sıralıyordum ki," Sakin ol güzelim. " demesiyle, sakince bir nefes aldım."Her şey yolunda, kaçar mı benden..." diyip güldü. O gülünce bende gülmüştüm ama hala ne konuştuklarını anlatmadı.
"Her şey yolunda, Hasan dede güzel bir soru sordu ve güzel bir cevap aldı. Amaa Ne olduğunu sorma. Zamanı gelince ben sana her şeyi anlatırım." dedi.
İtiraz ederek "Haksızlık ediyorsun!" dedim. Bir taraftanda başımı kaldırıp yüzüne bakmaya çalışıyordum.
Başımı daha çok göğsüne bastırıp "haksızlık etmiyorum, sadece çok seviyorum" dedi ve alnımı öptü.Kalbim eridi ve söyleyeceklerini beklemem gerektiğini düşünüp gerçeği kabullendim. Zira bu adam biraz daha konuşursa kalbim çırpınırken göğüs kafesimden çıkacaktı sanki...
***
Odadan çıkan geçle Hasan beyde kapının önünde bekleyen eşine ilerledi."Ömür nerde Nesrin babaanne?"
"Bahçeye çıktu uşağum benim deli kiz." yanıtını alınca kapıya doğru ilerledi ve montunu giyerken askıda olan şalıda eline alıp kapıdan çıktı.
Giden gencin arkasından bakan Hasan beyi gören Nesrin hanım hemen konuya girip "Ne dersin Hasan bey? Olur mi bu uşaktan bize damat?" diye sordu.
Bahçeye bakan camın önüne yürüdü Hasan bey. Az önce askıdan aldığı şalı torununun omuzlarına bırakan delikanlıyı içten bir mutlulukla izledi.
Yanı başında merakla ona bakan eşi Nesrin hanıma dönüp gülümsedi ve sadece "Olur" dedi.
Eşinin de yüzünün güldüğünü gören yaşlı adam, bahçedeki genci de örnek alarak eşini kolunun altına çekerek kendine yasladı.Bu iki koca çınar ölüp gitmeden daha nelere şahit olacaklardı acaba?
***
Odada yapılan konuşmadan kimse bahsetmezken , gecenin ilerleyen saatlerinde çardakta oturulmuş sohbet eşliğinde sıcak çaylar içilmişti.
Yatma vakti geldiğinde, Mert ne kadar otele döneyim desede Babaannem göndermeyi kabul etmemiş kendi misafiri olduğunu söylemişti.
Bir ara dedem de Merti göndermeye çalışıyordu ama babaannem 'sen benim misafirimi mi kovuyorsun?' diye çıkışınca O da 'kal' demişti.***
"Kiz, tutsağa şu yatağın ucindan, düzeltelum" diyerek yere sermeye çalıştığımız yer yatağının köşesini gösteriyordu.
"Yaa, babaanne nasıl bir yatak bu, ceset gibi. Hatta cesetten daha ağır. Bu kadar ağır yatak mı olur?" diye söyleniyordum bir yandan da yatağı çekmeye çalışıyordum."Uyy, hele şu uşağa bak. Ne çabuk unuttun bu yataklarda büyüdiğini.... Söylenmede hazır edelum uşağun yatağıni" diye bana kızdıktan sonra konuşmama bile fırsat vermeden yorganı, yastığı hazırlamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(MAFYA) MASKE: "SEN ÖYLE SAN!"
ChickLitHİKAYEYE BİR KERE GİRDİN Mİ UYANAMAZSIN ÇÜNKÜ BU BİR RÜYA DEĞİL!!! *** İnsanlar senin hakkında çok şey düşünebilir ama bu hikayede o insanlara cevabımız kocaman bir " SEN ÖYLE SAN!" olacak. Çünkü; HER GERÇEK YÜZÜN BİR MASKESİ VARDIR... Ve bu hikaye...