12. Bölüm

3.2K 197 6
                                    

Aslında o gün olanlar için o kadar pişmandım ki.. İstesem Koraya yardım edebilirdim. Ama ben kimliğim açığa çıkmasın diye yardım edemedim, kimliği batsın yaa!

Neyse yarın kampa gideceğiz ve ben gitmeden önce son kez Korayı görmeye gidiyorum.. Tabi elimde yine pasta, çikolata ve dondurma var.

Kapıyı çaldım, beklemeye başladım ve kapıyı Koray açtı. Heyy! Bir dakika nasıl kapıyı Koray açar? Hışımla Koraya döndüm ve söylenmeye başladım.

"Sen! Hemen yatağına geri dön bakalım. Hem sen niye ayaklandın? " dedim tabi birazda sesimi yükseltmiş olabilirim.

Korayda şaşkın şaşkın bana bakarken "Sakin ol güzelim. Evde kimse yoktu o yüzden kapıyı ben açtım hatta hemen yatağıma geri dönüyorum. " dedi ve salondaki koltuğa yöneldi. Kapıyı kapatıp Korayın peşinden içeri girdim. Elimdeki poşetleri mutfağa bıraktım. Tabiki Korayada sormayı unutmadım "İstediğin bir şey var mı? "

Korayın cevabı ise gülünecek cinstendi.

"Ömür getirip durma şu pastaları senin yüzünden yiyiyorum yiyiyorum kilo alıyorum ve baklavalarım bozulıyor. " diye bana sitem etti 2 gündür yaptığı gibi. Benim cevabım ise kocaman bir kahkaha oldu.

Koray bir şey istemeyince tekrar salona döndüm ve hergün düzenli olarak yaptığım özür konuşmasını yapmaya başlayacaktım ama Koray anlamış olmalı ki benden önce konuşmaya başladı " Ömür, yeter artık yine başlayacaksan hiç başlama senin suçun değil zaten sen istesen de bir şey yapamazdın. " dedi. Ben ise hiç bir şey diyemedim sadece kendime bir kez daha küfür ettim.

"Koray biz yarın kampa gidiyoruz o yüzden yarın gelemeyeceğim. " dedim ve buruk bir gülümseme yolladım.

Koray ise ne dedi biliyor musunuz?

"Ohh! Sonunda kurtuluyorum senden, bende kafamı dinlerim artık. " dedi ve kahkaha atmaya başladı. Bende "Pislik. " dedim ve onunla birlikte gülmeye başladım. Biraz daha sohbet muhabbet ile zaman geçirdik ve Korayın annesi gelince bende izin isteyip kalktım ve evin yolunu tuttum.

Eve gelince babam salonda oturuyordu. Benide yanına çağırdı ve konuşmaya başladı.

"Ömür kampa gidiyorsun ama içim hiç rahat değil. Annenlede konuştum yanında mutlaka koruma olacak ama birde yakın koruman olmasını istiyoruz. Ama hemen itiraz etme. Zaten oda senin yaşlarında gözüküyor, öğrenci gibi ama sende birkaç yaş büyük. Oda seninle birlikte kampa gidecek ve sana göz kulak olacak. " dedi ve bir cevap istercesine bakmaya başladı.

"Tamam. Sizin içiniz rahat etsin hemde benim kafam rahat olur. " dedim ve sıcak, içten bir gülümseme yolladım. Daha sonra izin isteyip odama çıktım. Kapıyı kapatır kapatmaz kendimi yatağa attım ve hayatımı düşünmeye başladım.

"Küçüklüğümden beri hep eğitimlerle büyüdüm. Neden mi?

Çünkü benim babam bir mafya! Bu yüzden bende küçüklüğümden beri eğitiliyorum. Savunma konusundaki yeteneklerim taktire şayân ve iyi silah kullanırım. Ellirim hiç titremez. İşte Ömer gibi bir öğretmeniniz olunca böyle olup çıkıyorsunuz. Gerçi hep atış poligonlarında çalışma yaptım. Hiç insan öldürmedim ama yaralamış olabilirim. Ama sevdiklerimin kılına zarar gelirse karşımdakini gözümü kırpmadan öldürebilirim. Söz konusu sevdiklerim olunca psikopata bağlıyorum. Babam bu yönümün beni güçlendireceğini söyler hep. Ama benim bu güçlü karakterimden kimsenin haberi yok yani yok derken kimse benim varlığımı bilmez. Şişşt! sakin kimseye söylemeyin bu bizim aile sırrımız. Kimse babamın mafya işleriyle uğraştığını bilmiyor. Birde kimsenin bilmediği ne var biliyor mısunuz benim bir abim var tabi bir de Ömer var ama onu karıştırmayalım. Tüm mafya camiası bilir abimi ama benim çevrem falan abimi bilmez. Öylede karmaşık bir durumumuz var. Sonuç olarak kimse beni bilmediği için ben bu kadar rahat yaşıyorum. Kimse beni bilmiyor diye hayatı boşlamak olmaz eğitimse eğitim, kansa kan. Yani kpnu aevdiklerim ise bense acıma duygusu yok, acımayı bırakalı çok oldu.

Size biraz daha mafyacılık hayatımı anlatayım ki oda şöyle Türkiyede 3 büyük mafya lideri var ve babam bunlardan bir tanesi. Ama en son sözü babam söyler çünkü 3 büyüklerden bir tanesinin 2 kızı, bir tanesinin bir kızı bir oğlu babamın ise bir canım abicim yani Onur'u ve Ömeri olduğu için söz sahibi odur. Kısacası erkek ayrımı gibi bir şey. Ama yönetim konusunda çok sıkıdırlar. İşin ciddiyetini siz düşünün yani.

Bu konulardan bana geçecek olursak mesala naaıl bu şekilde rahat yaşaya biliyorsun derseniz bu soruya babam saolsun demekten başka şansım yok. Ama sadece bizim 3 büyükler yok tabi ki küçük mafya gruplarıda var. Ama dediğim gibi benim herkesten haberim var ama herkesin benden haberi yok. "

Ben böyle kendi düşüncelerim ile boğuşurken bir yandan da kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Sabah annemin dürtüklemesiyle uyandım. Babam çağırıyormuş ve benim ile kampa gelecek kişiyi tanıştıracakmış.

Günlük rutin işlerimden sonra bir eşofman tişört giyip aşağı indim, öyle süslenerek çok kasmaya gerek yok.

Ben mersivenlerden aşağı inmeye başlayınca bütün kafalar bana döndü gerçi bütün kafalar derken sadece annem be babam , çocuk ise başını halıdan kaldırmadı. Belkide babamdan korkmuştur diye düşündüm ve üstelemedim. Koltuğa oturdum ve çocuğun yüzüne nakmaya başladım. O an içimden keşke süslenseumişim diye geçirdim ama hemen bu düşünceleri kafamdan atarak toplandım.

Babam "Kızım bu Oğuz ve kampa seninle gelecek.." dedi ve Oğuz o zaman başını kaldırıp bana baktı söylediği şey ise "Merhaba efendim. " oldu. Bende birden "Efendim mi? Bana ismimle hitap et. Çok remiyeti seven birisi değilimdir zaten bizim durumumuzuda arkadaşlarımın bilmesine gerek yok. Yani bana sadece Ömür de. " dedim. Oğuz önce babama baktı , babam başını onay verircesine sallayınca bana dönüp "Peki Ömür. " dedi. Bende ketif ile gülümsedim.

Babamdan izin isteyip odama çıktım ve kamp için küçük bir valiz hazırladım. Valizim ile birlikte odadan çıkıp merdivenlere kadar getirdim ama bu valizi aşağı nasıl indireceğim. Ben bunları düşünürken Oğuz geldi ve valizi kucakladığı gibi aşağı indirdi. Oğuza teşekkür ettikten sonra annem ve babam ile vedalaştım ve Oğuz ile yola çıktık.

Toplanacağımız meydana vardığımızda Oğu valizleri bagaja bırakacağını ve benimde geçip oturmamı söyledi.

Bizim kızlar ve Efe çoktan gelip oturmuş bende onların önündeki boş bir yere oturdum. Sonrada otobüsün kapısında Oğuz belirdi. Gözleriyle beni aradı ve buluncada bana doğru gelmeye başladı. Ona gülümseyince Oğuzda karşılık olarak fülümsedi ve yanıma oturdu. Tabi oturur oturmaz Efe "Hop! Hop ne oluyor? " diye ayaklanınca hemen olaya müdahale ettim.

"Efe sakin olur musun Oğuz benim arkadaşım ve oda bizim ile birşikte kampa geliyor. " dedim. Tabi benim bunu dememle herkes biraz olsada rahatladı. Efede "Tamam o zaman. " dedi ve tekrar yerine oturdu. Sessiz sakin bir yolculuğun ardından kamp yapacağımız yere gelmiştik. Bizim çadırda Irmak, Deniz ve ben kalıyorduk. Bizim hemen yan tafımızda da yani sağımızda Oğuz solumuzda ise Efenin çadırı vardı.

Herkes çadırlarını kurdu bizim cemaat oturuyorduk. Susadığımı hissesince çantamdan su şişeme uzandım ve aldım tam su içiyordumki gördüğüm kişi ile içtiğim suyu püskürttüm.

*****

(29.09.2015)

Musmutlu günler. .. Hep gülün.. :)

(MAFYA) MASKE: "SEN ÖYLE SAN!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin