Sabah uyandıktan sonra hazırlanıp aşağı mutfağa indim. Ne yesem diye etrafa göz gezdirirken masanın üstündeki meyveler dikkatimi çekti. Tabaktan bir tane elmayı alıp güzelce yıkadım ve bir ısırık alıp yürümeye başladım. Ayakkabılarımı giyip çantamıda sırtıma alınca evden çıkıp bahçede yürümeye başladım. Hem yürüyüp hemde elmamı yiyordum.
Bizim mahalleden çıkıp okul sokağına döndüğümde adımın seslenilmesiyle arkama baktım.
Emre.
Emrenin geldiğini görünce yürümeye devam ettim ama bana yetişebilsin diye hızımı yavaşlatmıştım.
Yanıma gelince "Günaydın" dedi. Dün olan insanları yargılama olayından hala ona kızgındım. Neşeden yoksun ve sıkılmış bir sesle "Günaydın" dedim.
"Ömür, bak! Dün yaptığım çok yanlıştı. İnsanları yargılamak benim haddime değil. Sana karşıda bir an boş bulundum ve kelimeler ağzımdan çıkıverdi. Seni kırdığım için üzgünüm" dedi.
Beni kırması değil ama hatasının farkına varması beni mutlu etti. Gülümseyerek Emre'ye döndüm ve "Sorun değil önemli olan yaptığını anlaman" dedim ve önüme döndüm. Bir süre daha yürüdükten sonra elimdeki elmadan son bir ısırık alıp çöpünü yanımdaki çöp konteynırına attım.
Yolun geri kalanında Emre bana okulu anlatıp durmuştu.
Her okulda olduğu gibi bizim okulda da hakimiyet son sınıflardaymış. Okulumuzun nam-ı değer kabadayıları Melih ve Cem diye birileriymiş. Kızlardanda Yeşim varmış ama onunla ilgili pek bir şey bilmediğini söyledi. Zaten bu kadar şey bilmesine bile şaşırmıştım. Yani bir erkeğin bu kadar dedikodu aktarması garip gelmişti.
Okul bahçesinden girdiğimizde sessiz sessiz sınıfımıza çıktık ve sıralarımıza ayrıldık. Daha Bismillah çantamı sıraya koydum Esra yanımda bitti.
"Günaydınnn" sabah sabah bu nasıl enerjiyse...
Bende sakince "Günaydın" dedim ve yerime oturdum. Esra hemen yanıma oturunca aklıma gelen soruyla ona döndüm.
"Esra...bu okuldaki Cem ve Yeşim olayı ne iş?" diye sordum ve cevabı beklemeye başladım. Esra Emreden daha dedikoducu olduğu için olayları anlatmaya başlaması daha kolay oldu.
"Bak şimdi Yeşim ve Cem çok yakınlar sevgili gibiler ama sevgili değilde gibiler yani onları kimse çözemiyor. Onlarda kimseye açıklama yapmadıkları için bu olay sırrını koruyor. Başkalarına karşı birbirlerini kıskanıyorlar bir birlerinin arkadaşlarına karışıyorlar ama sevgilide değiller bunların özetide böyle. Birde Melih var. Melihle Cem sadece popülerlik için arkadaşlık yapıyorlar. Yani onlarda en ufak çıkar ilişkisinde birbirlerini satarlar." dedi ve derin bir nefes aldı.Sonra zil çalıca Esra yerine geçti. Bende önüne defter çıkarıp karalamaya başladım. Bir yandan da hocanın gelmesini bekliyordum.
Sınıfın kapısı açılınca hocadır diyip kafamı kaldırdım ama gelenler Mertin arkadaşları benimde yeni komşularımdı. Bizim sınıfta olmalarının şaşkınlığını üzerimden atıp kafamı eğdim ve önümdeki deftere odaklandım. 20-25 saniye sonrada komşularım gelip benim önümdeki boş sıraya oturdu.Hoca geldiğinde yaşanan tanışma faslından sonra birinin adı Yaman diğerinin Doruk olduğunu öğrendim.
Hocanın sorduğu "Niye geçiş yaptınız?" sorusuna "Seni ilgilendirmez hoca" diye cevap verince sınıf sessizliğe bürünmüştü ve hoca ders anlatmaya başlamıştı. Zaten gün boyuda kimse onlara bulaşmamıştı.***
Öğle yemeği için kantinde Esra ile otururken duvar kenarında bir masa seçmiştik. Bu şekilde Esra bana gelen geçen insanlar hakkında bilgi veriyordu. Bende dikkatle Esrayı dinliyordum tâki çaprazımızdaki masaya Doruk ve Yaman oturana kadar. Artık dikkatimi onlara vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(MAFYA) MASKE: "SEN ÖYLE SAN!"
ChickLitHİKAYEYE BİR KERE GİRDİN Mİ UYANAMAZSIN ÇÜNKÜ BU BİR RÜYA DEĞİL!!! *** İnsanlar senin hakkında çok şey düşünebilir ama bu hikayede o insanlara cevabımız kocaman bir " SEN ÖYLE SAN!" olacak. Çünkü; HER GERÇEK YÜZÜN BİR MASKESİ VARDIR... Ve bu hikaye...