Sabah gözlerimi açtığımda yan tarafımda sadece Irmak vardı. Açık kapıya baktığımda Deniz'in lavaboya girdiğini gördüm. Ben yattığım yerde dönerken Irmak'ta uyandı. Aramızda geçen bir günaydın senfonisinden sonra ikimizde yattığımız yerde, tavana bakarak konuşmaya başladık.
Ben dün akşam olanları düşünüyordum ve Irmak'a da;
'' Dün akşam nasıl bir geceydi ama '' dedim. Irmak'ta hem gülerek hem de derin bir nefes alarak '' Evet, bizim için baya zor bir gece olmuştu. '' dedi. Ben de kafamı ona çevirdim, hem gülüyordum hem de ona kızmaya çalışıyordum '' Sen bizim için zor mu dedin. Akşam bütün konuşmayı benim üstüme yıktın. '' dedim isyan edercesine, ama şakaydı tabiki dün geceyi sağlam atlattığımız için şükrediyordum. Irmak'ta tam bir şey söyleyecektiki Deniz'in lavabonun kapısını kapatmasıyla bir sessizlik oldu.'' Kalktınız mı uykucular. '' dedi Deniz ve yanımıza doğru yürümeye başladı, tam bir iki adım atmıştıki kapı ziliyle kapıya doğru yöneldi. Irmak'ta , bende oturur pozisyona geçtik. Kapıda birden Hatice teyzenin sesini duyunca bizi bir telaş sardı ama odada sadece Deniz'in '' Tamam. Tabiki geliriz. Teşekkürler , yarım saate geliriz. '' demesi yankılanıyordu. Bizde bir hışımla odadan çıktık ve Deniz'e döndük, ikimizde aynı ayda '' Ne dedi Hatice teyze? '' dedik. Deniz şaşkın ve garip bakışlarla bize bakıyordu. '' Sakin olun, ne bu telaşınız? '' dedi, daha sonrada '' Hadi yine iyisiniz sizi kahvahtı zahmetinden kurtardım. '' dedi. Bu sefer ilk atlayan bendim '' Nasıl? '' ve Deniz anlatmaya başladı '' İşte Hatice teyze annemle babamın gittiğini görmüş, bu sabahta biz uğraşmayalım diye bizi kahvaltıya çağırdı. Bende memnuniyetle kabul ettim, hatta yarım saate geleceğimizi söyledim. '' dedi. Tabiki biz hemen itirazlara başladık sonuçta Ufuk'ta oradaydı, yani oraya gidemezdik resmen bu yangına körükle gitmek olurdu. Deniz tekrar bize dönerek '' Saçmalamayın , ne oluyor size, kadına geleceğimizi söyledim şimdi vaz geçmek ayıp olur. '' dedi ve işte o zaman konu kapanmıştı. Biz de hazırlanmaya başladık. Irmak'la tartışıyorduk ona söylemelimiydik yoksa kendisi mi görmeliydi. Biz ikinci seçeneği seçtik, sonuçta söylersek bize kızacaktı. En azından orada görürse bize çok fazla kızamazdı diye düşündük ve Hatice teyzenin evinin yolunu tuttuk.
Kapıyı ikinci çalışımızda Hatice teyze açtı, bizde içeriye girdik ama üzerimizdeki gerginlik hissedilir cinstendi.
Salona geçtik vee şükürler olsun sadece Hatice teyze vardı.
Hatice teyze kahvaltılıkları masanın üzerine koymuştu, bizde kadıncağız daha fazla yorulmasın diye onu koltuğa oturttuktan sonra biz geçtik mutfağa vee yarım saat içinde masamız hazırdı. Sadece tabaklar ve bardaklar kalmıştı. Mutfağı karıştırmamak için Hatice teyzeye seslendik. Hatice teyze yaşlı falan ama maşallah çok seri bir kadın. Bize tabakların yerini gösterdi, ben tam 4 tane tabak almıştım ki beklenmeyen şok dalgası geldi, '' Ömür kızım bir de benim torunum vardı. Uyuyorlardı onlarada tabak çıkar iki kişiler. '' dedi ve ben neredeyse elimdeki düşürüyordum ama son anda olayı toparladım.Bizim bu panik halimizi gören Deniz, Hatice teyzeye döndü ve günün sorusunu sordu '' Senin torunun kim oluyor Hatice teyze. '' dedi. Hatice teyzede '' Torunum Ufuk bir de arkadaşı Ege var. '' dedi. Deniz'in yüzünde iki saniyelik bir şaşkınlığın ardından, şeytani bir gülümseme belirdi. Aman Allah'ım bu gün daha tuhaf olamazdı heralde.
Yapacak bir şey yoktu artık. Biz elimizde tabak ve çatallarla masaya ilerledik. Hatice teyze ise koridorda 5 - 6 adım attı ve bir odaya girdi. O sırada bizde tabakları yerleştiriyorduk, dikkatimi Deniz çekti o sırada gülüyordu ama bu öyle şeytanca bir gülme değildi. Bu içten bir gülümsemeydi..
Ben bunları düşünürken bir hareketlilik oldu ve hepimiz kafamızı koridora çevirdik. Şuan yaşadıklarımız tam bir komedi ve dram karışımı bir şeydi. Ama asıl komik olan Ufuk ve Ege'nin yüzleriydi. Bir insan şaşırdığını bu kadar belli edemez heralde, hatta Ege neredeyse düşüyordu. Tabi bizde durumuyuz gülmeye başladık ama çok sesli değil sonuçta Hatice teyzenin bölgesindeydik.
Neyse sonuç olarak herkes masadaydı ve hekes boş boş birbirine bakıyordu. Sessizliği bozan hatice teyze oldu '' Deniz , Ömür hadi kızım çayları getirin. '' dedi bunun üzerine bizde harekete geçtik. İstikamet mutfak. Tepsiye bardakları yerleştirdik ve çayları koymaya başladık. Tamam hepsi hazırdı. Şekeride tepsiye koyduktan sonra Deniz'in sesini duydum '' Gün intikam günüdür. '' dedi , ben gözlerimi kocaman açmış ona bakarken o bardağa tuzu boşaltmaya başlamıştı bile. Bende çok geçmeden tuzun bitmesini engellemek adına tuzluğu elinden kaptım. Ben tuzluğu alınca Deniz de çayı karıştırmaya başladı. Her şey tamam biz elimizde tepsiyle salona girdik. Tepsi Deniz'in elindeydi. Önce tepsiyi Ufuk'a uzattı vee bingo istediğimiz gibi bardak Ufuk'un elindeydi. Sonra Irmak'ta bir hareketlilik olunca bizde ona döndük, o sırada tepsiden iki bardak daha eksilmişti son kalanlarda bizim bardaklarımızdı. Bizde çaylarımızla yerimize oturduk ve beklemeye başladık. Yüzümüzde sinsi bir gülümseme gören Irmak ne olduğunu sordu. Bende ona her şeyi hızlı bir şekilde anlattım. Irmak ilk önce olayın dışında kaldığı için bozulsada daha sonra oda olayın sonucunu beklemeye başladı. Artık herkes sabırla Ufuk'u bekliyordu.
Beklenen an...
Ufuk çayı ağzına götürüyordu ve bir yudum aldı. Bir değişiklik yoktu hatta beğenmiş gibiydi. İşte o zaman bir sorun vardı. Bardak Ufuk'ta değildi. Peki o zaman bizim bardak kimdeydi???
********
Evveet arkadaşlar!
Bir fikriniz varsa ya da Kitabı beğenip beğenmediğinize dair bir belirti gösterir misiniz.. Ben bunları bilirsem yeni bölümler yazmak benim için daha kolay olur...Yorum yapmayı ve yıldıza ( ☆★☆★☆★ ) basmayı unutmayın... ( :D :D )
(15.06.2015)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(MAFYA) MASKE: "SEN ÖYLE SAN!"
ChickLitHİKAYEYE BİR KERE GİRDİN Mİ UYANAMAZSIN ÇÜNKÜ BU BİR RÜYA DEĞİL!!! *** İnsanlar senin hakkında çok şey düşünebilir ama bu hikayede o insanlara cevabımız kocaman bir " SEN ÖYLE SAN!" olacak. Çünkü; HER GERÇEK YÜZÜN BİR MASKESİ VARDIR... Ve bu hikaye...