Ağaçların arasından huzurla yükselen binaya bakarken gülümsemeden edememiştim.
Araba durduğunda kapımın açılmasıyla hemen aşağı indim, "Hoş geldiniz" diyen korumaya "Hoş buldum..." dedim ve sabırsızca "..Neredeler?" diye ekledim.
"Çardaktalar." cevabını alınca ayaklarım harekete geçmişti bile..
"Oo bakıyorum da bensiz çay keyfi yapıyorsunuz, böyle olmaz ama" diye hızlı bir giriş yaptım.
"Uyy nenesunin gözeli, hoş geldun" dedi çayını masaya bırakırken.
"Hoş buldum nenem" dedim ve uzattığı elini öpüp sıkıca sarıldım. "Hem bilmez misun bu evde çay mi biter" deyip dedeme bir bakış attı.
Dedem babaannemin lafıyla daha da keyiflenip "Görende bu gari her gün çay yerune su içeyi sanacak" dedi ve koca kahkahasını salıverdi. Yüzümdeki gülümsemeyle bu yaşlı çiftin didişmesini izlerken dedeme de sarıldıktan sonra çardaktaki mini mutfaktan tezgahından kendime de bir bardak alıp çay koydum. Sıcacık çaydan bir yudum aldığımda "Buranun çayi bile bir başkadur" demekten kedimi alamadım.
"Uyy ettuğu lafa bak, elbette başka olacak" diye sitem eden tabi ki de babaannemdi. Ama bu ton ton kadının bu huysuz halleri bile başka güzeldi.
İşte onlar buradakilerden ben evdekilerden okul işinden bahsederken anlatacak bir şey kalmamıştı, işte şimdi asıl buraya geliş amacımı söylemek için konuyu açmanın vakti geldi diye düşündüm.
"Şimdu nenem, dedem benum size diyeceğum bir şey vardur..." diye cümleme başkladığımda ikiside bana bakıyordu. tam konuşmak için tekrar ağzımı açmıştım ki çalan telefonumla bir şey diyemedim.
Ömerin aradığını görünce biraz zaman kazanırım ve diyeceklerimi kafamda toplarım diye telefonu açtım, sonuçta Ömeri dinlemesem de dinliyormuş gibi yapabilirdim.
"Efendim Ömer?"
"Nasılsın Meleğim?" diye içten bir şekilde sorunca düşünme işini kenara bırakıp "İyiyim, çay içiyordum" dedim ve göremeyeceğini bilsemde bunları söylerken gülümsüyordum.
"Oo biz burada iş koşturalım Ömür hanım keyif yapsın" diye söylenince "Hayırdır, ne oldu?" dedim.
"Yok bir şey olduğu, sen gittin ne olduysa akşama Onurda gidiyor, her şeye Ömer koşsun." dedi sitemle.
Panikle "Onur nereye gidiyor?" diye sordum. Tabi abimin adını duyunca babaannem de beni dinlemeye başladı.
"Nereye olacak yanınıza, o da oraya geliyor" demesiyle telefonu suratına kapatıp abimi aramam bir oldu. Telefon kulağımdayken çardakta oturan bizimkilere kısa bir bakış atıp ayağa kalktım ve çardaktan biraz uzaklaştım.
Üçüncü çalışında telefon açılırken abimin "Ömür?" diyen sesi duyuldu.
"Buraya mı geliyorsun?" diye direkt sordum, lafı dolandırmanın manası yoktu. "Boşbağoz seni mi aradı?" diye sordu. İşi tuhaflaştırmamak için "Evet, baya dertlenmiş." dedim gülerek ama aynı zamanda gergindim.
"Evet bir kaç saat sonra bizim jetlerden biriyle uçacağım ve oradayım. Aslında sabah seninle gelecektim ama tam kesinleşmemişti. Ben de beklemek zorunda kaldım" dediğinde yüreğim ağzıma geldi.
Acaba bizi öğrenmesinden bahsediyor olabilir miydi?
Derin bir nefes aldım ve "Kesinleşmeyen neydi?" diye sordum ama alacağım cevaptan da korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(MAFYA) MASKE: "SEN ÖYLE SAN!"
ChickLitHİKAYEYE BİR KERE GİRDİN Mİ UYANAMAZSIN ÇÜNKÜ BU BİR RÜYA DEĞİL!!! *** İnsanlar senin hakkında çok şey düşünebilir ama bu hikayede o insanlara cevabımız kocaman bir " SEN ÖYLE SAN!" olacak. Çünkü; HER GERÇEK YÜZÜN BİR MASKESİ VARDIR... Ve bu hikaye...