38. Bölüm

3.3K 201 33
                                    

Elimi kalbimin üstüne koyduğumda bu kadar hızlı atması normal miydi?

Bencede pek normal değildi. Derin bir kaç nefesten sonra düzelen kalbimle eve doğru adımlamaya başladım.
Tamam. Sadece bir anda karşımda görünce paniklemiştim o kadar.

Anahtarla kapıyı açıp eve girdim ve ilk iş olarak ellerimi ve yüzümü yıkadım. Odama geçtiğimde açık olan perdemden az da olsa gözüken karşı evin bahçe kapısına baktım.

Mert hala oradaydı ve arkadaşlarına sarılıyordu sanırım vedalaşıyordu galiba Ankaraya geri dönecekti. Biraz daha dikkatle yüzlerini incelediğimde bunlar baloda Mertin yanında olan arkadaşlarıydı.

Ne güzel(!) Mertin arkadaşları artık karşı komşumdu. Yani arkadaşlarıyla ziyarete gelince karşılaşma olasılığımız yüksekti bu daha dikkatli olmam demekti. Perdeyi çekip kendimi yatağa bıraktım. Müzik eşliğinde biraz uzanarak dinlenince kalktım. Arkadaşlarımı özlemiştim, saat daha erken olduğu içinde onlara süprizimi yapabilirdim. Üstümdeki kıyafetlerde sıkıntı yoktu. Arabanın anahtarlarını alıp evden çıktım. Artık ben nereye gidersem Mustafa abilerde peşime takılıp geliyorlardı.

Anahtarı kontağa sokup çalıştırdım ve kemerimi taktıktan sonra radyoyu açtım, hareketli güzel bir şarkıda durunca yola koyuldum.

***
Arabayı kafenin önüne bırakmıştım ve şuan aradıklarımı almak için çarşıda dolaşıyordum. Girdiğim mağazadan bir sürü süs ve patlatmak için bir sürü konfeti aldım. Gerçi konfetiler benim içinde olabilir çünkü ben konfetilere bayılırım.(Konfeti=😍😍)

Elimde poşetlerle eskiden buradayken her zaman gittiğim fırına yürümeye başladım. Gelmeden önce aramıştım fırını ve pasta alacağımı söylemiştim. Şimdi pasta yapamayacakları için sadece üstüne yazı yazdırıyordum.

Fırından içeri girdiğimde tezgahta yeni elemanlar vardı. Önceki çalışanlarla muhabbetim vardı ama bunlardan kimseyi tanımıyordum.

" İyi günler. Benim pasta siparişlerim vardı."

"İsim ne yazdırmıştınız?" diye sorunca sadece "Ömür" dedim.

Kadın önündeki kağıtlara bakarken bir anda gözleri kocaman oldu. Bu hareketi bende gülme isteği uyandırıyordu ama gülmedim hem ne var yani 4 tane pasta sipariş ettiysem.
Kadın hemen yüzünü düzeltip önceden paketlenmiş pastaları önüme koymaya başladı. Bunları yaparken fırına gelmesi için Mustafa abiye mesaj atmıştım. Onu beklerken bir yandanda tezgahtaki tatlılara göz gezdiriyordum gözüme çarpan küçük pastalarla ve aklıma gelen fikirle gülümsedim. Kadına dönüp "5 tanede şunlardan alabilir miyim" dedim ve onlarıda sarmasına bekledim.

130 tl ödeyip fırından çıktım. Kutularıda Mustafa abi taşıyordu. Beraber 'Arka Bahçe'ye yürümeye başladık. Kafeden içeri girdiğimizede baya kalabalıktı ama bu beni ilgilendirmiyor. Mustafa abiye dönüp "Arabaya gidip geliyorum ve geldiğimde burası boşalmış olsun" dedim ve elimdeki 2 poşetide korumalardan birine verip arabaya yöneldim. Arabamdan şarj aletini alacaktım malum arkadaşlarımı buraya çağırmak için telefon şarttı. Arabanın kilidini açıp şoför koltuğunun ordan kapıyı açınca torpidoya uzanmak zorunda kalmıştım. Yedek şarj aletini aldığımda doğrulurken elimdeki anahtarı yere düşürdüm. Almak için eğildiğimde şoför koltuğunun altında bir şey vardı. Daha dikkatli baktığımda bunun bir beyzbol sopası olduğunu gördüm. Yok artık! Kesin bu Onurun işiydi bak benden söylemesi. İşte insanın çatlak abisi olursa arabadan beyzbol sopasıda çıkar başka şeyde. Durun yanlış oldu insanın çatlak abisi olunca değil Mafya Abisi olunca böyle oluyor.

Sopayı yerine koyup doğruldum ve kapıları kilitleyip tekrar kafeye yöneldim. Kapıdan girdiğimde içeride bir iki kişi kalmıştı zaten onlarda eşyalarını topluyordu. Güzel. Artık işimize başlayabiliriz.

(MAFYA) MASKE: "SEN ÖYLE SAN!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin