48. Bölüm

3.8K 170 75
                                    

Evde düğün telaşı olduğu için temizlik hazırlık derken bölüm bayaa gecikti kusura bakmayın🙋😙😙
Ama 4 bin küsür kelime yazdım size, buda yeni rekorum oldu.
Hadi iyi okumalar size.🙋😙😙

ftsfts22  kullanıcının "EVLİLİK OYUNU" adlı hikayesine bakmayı unutmayın😙😙

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum🙋🙋😙

***

Mert kafasını omzuma koyunca Karya da dikildiği kapıdan içeri girip "Ömüy napıyosun burda?" diyince Mert'in kafasını omzumdan itip "Bir şey yapmıyorum tatlım. Mert abinin kolu acımış ona bakıyordum" dedim ve oturduğum yerden kalkıp Karya'ya yürüdüm.

"Sen niye geldin bir şey mi isteyecektin??"

"Masada heykes sizi bekliyo"

"Hadi gidelim o zaman" dedim ve tutması için elimi uzattım.

"Mert abim?"

"Mert abinde buraları toplayınca iner" diyip banyodan çıktım.

Merdivenlerden inerken az önce yapacağım şeyi düşünüyordum. Bu cesaret nerden gelmiştiki üstelik Mert benim sevgilimde değildi.

Şuan içimi utanma duygusu kemirmeye başlamıştı. Utancım Merti öpmek istememe değil, Mert benim sevgilim bile değilken ona bu şekilde yaklaşmak istememeydi.

...

Mutfağa girdiğimde herkes masaya yerleşmişti. Bende Karyanın elini bırakıp masaya oturmasına izin verdim daha sonra çocukların bardağına önceden çıkardığım meyve suyunu koydum.

Bizim bardaklarada çay koyup bende yerime oturdum.

"Afiyet olsun" dediğimde 'Afiyet olsun' cevapları gecikmemişti.

Bir iki lokma bir şey yemiştimki Mertte gelip yanımdaki sandalyeye oturdu. Allahtan karşıma oturmadı yoksa yemekte yiyemezdim.

Doyunca, bardaktaki çayımın son yudumunuda içip önümdeki tabakları toplayıp tezgaha koydum.

Herkes yavaşça masadan kalkmaya başlamıştı.

Herkes mutfağın çıkışına yürüyünce ağzım açık kalmıştı. Gören de ev sahibi ben misafir onlar sanır.

"Hey hey.. hepiniz birden gidemessiniz. Biriniz bana yardım edeceksiniz" diyip bakmaya başladım.

Çocuklar çoktan koşarak kaçmıştı, zaten onlarada iş yaptıracak değildim ama bu hareketleri komiğime gittiği için yüzümde tebessüm oluşmuştu bile. Yamanla Dorukta yandan yandan yürüyünce geriye Mert kalmıştı.

Sırıtarak bana adımladı ve "Yarım kalan işimizi mi halletsek?" dedi.

Bilmezden gelerek "Yarım kalan iş?" diye sordum.

"Öpücük işi...." dedi ve ".....hani dudaktan olan" diye ekledi.

Bozuntuya vermeden "Ben dudağından öpeceğimi söylememiştim" dedim.

"Ama ben sana dudağımdan öpersen dedikten sonra beni öpecek olman nedense bana dudağımı öpmeye niyetlenmişsin gibi geldi" dedi bir yandan da düşünüyordu ve o kadar tatlı duruyorduki......hmm.... neyse.

"Ama nereden öpeceğim yine de bana bağlıydı ve sen dudak dedin diye oradan öpmek zorunda da değildim....Hem neyse artık bulaşıklara geçebilir miyiz?" dedim çünkü bu konuyu konuşmaktan sıkılmıştım. Benim hiçbir şeyim olmayan birine karşı bunları düşünmek yanlıştı.

(MAFYA) MASKE: "SEN ÖYLE SAN!"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin