Konuşan Irmak oldu '' Arda kim? '' dedi.. Bende şaşırarak '' Nasıl kim yaa , kuzenin işte numarasını verdin bende aradım." dedim.. Irmak hala şaşkın bir şekilde " İyide benim kuzenimin adı Arda değilki Emre." dedi. Bu sefer şaşırma sırası bendeydi. "Nasıl emre ya ben Arda diye biriyle konuştum arda kim o zaman." dedim bana numarayı tekrar söylemesi istedim belki de sarhoştu rastgele birisin söylemiştir diye düşündüm ama yanlış falan değildi numaraları kontrol etmeye başladığında kendi yaptığım yanlışı gördüm. Numaranın son rakamı farklı girmiştim, hadi ama sadece bir rakam beni nasıl bir panik içine sürükledi. Panik demişken Arda'yı unuttum. Hızla son aradığım numarayı yani Arda'nın numarasını buldum hemen çevirdim. Sonuçta telefon yüzüne kapanmıştı ve orada bir şeyler oluyordu. Telefon çalıyordu ama açan olmadı tabi beni daha da büyük bir panik ele aldı. Sanırım bu kadar panik benim için bile fazlaydı. Bu halimi gören Deniz "Hey! Sakinleş tamam mı? Bir şey olmayacak." dedi ben de "Elimde değil o sarhoştu ve arkadan sesler geliyordu. Korktum tamam mı, elimde değil engel olamıyorum." dedim.
10 dakika sonra birazdan sakinleşmiştim ve tekrar Arda'yı aradım ama yine cevap yoktu, tanımadığım biri için fazla panik yapıyorum ama en son benimle konuşuyordu ve tanımasam da başına bir şey gelsin istemem.
Ben pek kendimi veremesem de biraz muhabbet ettik. Konuşacak bir şey ve yapacak dedikodu kalmayınca uyku zamanı gelmişti, gerçi benim uykum yoktu. Arda'yı düşünüyordum ve sağ salim sesini duymadan rahat edemeyecektim.
Odamdaki yatağım çift kişilik geniş bir yataktı. Deniz ve Irmak çoktan yatağıma kurulmuşlardı. Daha 5 dakika bile geçmeden derin bir uykuya daldılar. Bir ara bir horlama sesi bile duymuş olabilirim (ama sadece olabilir mi diyorum :) ). Onlar uyurken ben de aşağı indim ve kapıyı açıp bahçeye çıktım. Temiz hava iyi gelmişti, bir kez daha Arda'yı aradım, ama yine açan olmadı. Ben de bu sefer etrafa bakınmaya başladım. Bahçede Mehmet Abiyi arıyordum. Mehmet abi de fark etmiş olacak ki bana doğru gelmeye başladı. Yanıma gelince de "Bir sorun mu var Ömür hanım." dedi.
"Mehmet abi sana bir numara vereceğim, senden sahibinin durumunu öğrenmeni istiyorum ve bu olay aramızda kalsın." dedim. Mehmet abide beni onayladı zaten başka şansıda yoktu. Numarayı verdikten sonra sabah durumu bildireceğini söyledi ve gitti. Bende tekrar odama döndüm, yerdeki minderlerden birine oturdum. Saat sabahın dördüydü. Benimde gözlerim ağırlaşmaya başladı. Dizlerimi göğsüme çektim, başımı ve ellerimi birleştirip dizimin üstüne koydum. İstemesemde uykuya teslim oldum.
Camdan giren güneş ışıkları yüzüme gelince istemsizce uyandım. Biraz boynum ağrımıştı. Saate baktığımda 09:00 olmuştu. Bizimkiler ve kızlar hala uyuyordu.
Bunlarınkide ne yorgunlukmuş arkadaş(!). Elimi yüzümü yıkadım. Ama kendimi bir tuhaf hissediyorum, tabi benim bunları düşünmemle aklıma Arda'nın gelmesi bir oldu. Bende hemen Mehmet abiyi aramaya başladım. Bulduğumda da kısa bir günaydından sonra anlatmaya başladı.
"Efendim telefon sahibi sizinle yaşıt bir çocuk, Çanakkale'de oturuyor ve dün bir bardan çıkarken kavga çıkmış ve çocuk biraz dayak yemiş." dedi bende Mehmet abiye teşekkür edip hemen odama yöneldim. Odadan telefonumu alır almaz kendimi balkona attım. Tekrardan numaramı gizledikten sonra Arda'yı aradım.
Çalıyor.....açan yok..
Çalıyor.....açan yok..
Çalıyor.....açan VAR..
Konuştuğunda sesi uykulu gibiydi. Ama sarhoş haline göre sesi daha erkeksi çıkıyordu. Dünkü yavan konuşmasınsan bu pek anlaşılmıyordu.
"Sabah sabah sen kimsin bee.." dedi. İstemsizce güldüm ve " Allah'a şükür yaşıyorsun." dedim, dediklerimi düşününce ne dediğimin farkına vardım.
"Yani sana bir şey oldu sandım o yüzden sesini duymak istedim. İyi misin Arda?" dedim ve cülemi noktaladım. Ne oldu bilmiyorum ama bilmemezlikten geldim, böylece ona açıklama yapmak zorunda değilim.
Bir iki dakika Arda'dan cevap gelmedi, sanırım söylediklerimin şokunu yaşıyordu ve dediklerimi anlamaya çalışıyordu. Tekrardan konuşmaya başladı.
"Tamam, bu biraz garip ve ben seni tanıdığımı düşünmüyorum." dedi. Bende anlayışla karşıladım, sonuçta gece sorhoştu. Yaptığımız telefon konuşmasını hatırlamaması normaldi.
Anlayışlı biri olarak "Şey..aslında bu biraz garip. Ben dün akşam seni aradım, seninle konuşurken birden arkadan sesler gelmeye başladı ve birden telefon kapandı. Seni tanımasam da sende bir insansın, sana bir şey olsun istemem bu yüzden endişelendim ve sesini duymak istedim." diyerek karşıdan gelecek tepkiyi bekledim.
Arda derin bir nefes aldı ve bana "Ben hiç bir şey hatırlamıyorum sen kimsin ki.'' dedi.Kısaca "Ömür ben." dedim.
Arda tekrar konuşmaya başladı."Bak Ömür, seni hala hatırladığımı söyleyemem. Zaten her tarafım ağrıyor sabah sabah seninle uğraşmak istemiyorum." dedi. Bende şaşkınlıkla birlikte "Aman Allahım sen dün gece dayak mı yedin?" dedim.
Karşımda şaşkınlıktan küçük dilini yutmak üzere olan çocuk "Ne..ne diyorsun sen tabiki de öyle bir şey olmadı." dedi. Bunun üzerine bende gülmeye başladım.
"Verdiğin tepkilere bakarsak kesinlikle dayak yemişsin." dedim. Gerçi zaten dayak yediğini biliyordum. Daha sonrada "Sabah sabah beni güldürdüğün için teşekkür ederim Arda." diye ekledim.
Oda biraz sinirli bir şekilde "Sana öyle bir şey olmadı dedim. " diyerek gürledi.
"Tabi canıııım." dedim. Sonrada konuşmasına fırsat vermeden ekledim "Belki sonra yine konuşuruz." diyerek telefonu kapattım. Telefonu kapatmadan önce duyduğum son şey Arda'nın "Ömüüür..." diye bağırması oldu.
Her ne kadar dayak yemiş olsada, sabah sabah onun iyi olduğunu duymak beni rahatlattı......
*******
(31.07.2015)
Görüşmek üzere.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(MAFYA) MASKE: "SEN ÖYLE SAN!"
ChickLitHİKAYEYE BİR KERE GİRDİN Mİ UYANAMAZSIN ÇÜNKÜ BU BİR RÜYA DEĞİL!!! *** İnsanlar senin hakkında çok şey düşünebilir ama bu hikayede o insanlara cevabımız kocaman bir " SEN ÖYLE SAN!" olacak. Çünkü; HER GERÇEK YÜZÜN BİR MASKESİ VARDIR... Ve bu hikaye...