18

7.3K 535 97
                                    

Bir gün daha ne kadar kötü başlayabilirdi ki?

"Evet, Yang Seo Rin, Lee Hyun Bi, Kim Tae Hyung ve... Park Jimin. Benim sınıfımdan olduğunuzu biliyorsunuz değil mi?"

Tae Hyung, morarmış yanağına az önce revirdeki kadının verdiği buzu tutarken, "Ama..." diye girişmişti ki kıkırdadım.

İlk önce Dae Hyun ve Tae Hyung arasında çıkmış olan kavgayı tam olarak engelleyebildiğim söylenemezdi ama en azından Yong Guk ve Dae Hyun'u sakinleştirebilmeyi başardığımda, onları bana kavga ettikleri kişileri bile anlatmadıklarından dolayı azarlayıp susturmuştum.

Fakat Bangtan denilen şu çocuklar da dahil olmak üzere hepsi birbirlerinden iyi birer dayak yemişti. Kavgayı gerçek anlamda bitiren kişiyse benden yaşça büyük olmasına rağmen ufak tefek olan ve Young Jae de dahil Bangtan'daki bir kaç kişinin noona diye seslendiği -Young Jae'nin kuzeni-; adınınsa Hye Shin olduğunu öğrendiğim; bana en az Bangtan ismi kadar tanıdık gelen tatlı bir kızdı.

Sahi, Bangtan nereden bu kadar tanıdık geliyordu?

"Her neyse," diyerek önündeki bir kaç dosyayı inceleyen Bayan Yi Bo, nefesini verdi. "Bir daha kavga ederseniz, bu olayın müdüre gitmesini engellemem. Anladınız mı?"

Şu an öğretmenler odasında kavgaya karışmış sayılan 15 kişi olarak, bu olayın asıl kahramanı sayılabilecek yeni gelen öğretmen Bayan Yi Bo'yu dinliyorduk. Bizim üzerimizde otoriterlik kurmak istediğini görebiliyordum; sertti de ama buna rağmen bizi bugün o kurtarmıştı. Sanırım Bangtan'la daha önceden tanışıyordu, aralarında bir sıcaklık hissettiğime yemin edebilirdim ve malum, okul kalabalık olduğundan sınıf öğretmenliğini yaptığı iki sınıf vardı. Kim Tae Hyung ve Park Jimin, bizim bir üst dönemimizden, onun sınıfının öğrencileriydi.

"Biz yanlış bir şey yapmadık," diyen Nam Joon -evet hepsinin adlarını öğrenmiştim- Hye Shin'den gelen gizli bir darbeyle sustuğunda gülmemek için kendimi zor tuttum. Hye Shin'in onlar üzerindeki etkisi büyük olmalıydı.

Bunun dışında bizim salak Dae Hyun ve yine aşırı tanıdık gelen Tae Hyung birbirlerine ölümcül bakışlar atarak ortamda bir üstünlük yarışına girmişlerdi. Hyun Bi'nin dün bana dediğine katılıyordum; eğlenceli bir yıl olacak gibiydi.

"Hyun Bi, Seo Rin ve Hye Shin. Siz sınıflarınıza dönebilirsiniz. Yeteri kadar ders kaçırdınız zaten."

Hye Shin, "Ama..." diyecek oldu ki, nedense gözlerinden uyku aktığını hissettiğim Bayan Yi Bo, "Lütfen," diyerek üsteledi. "Sizi kavgaya karışmış saymayacağım ama bir daha olmasın tamam mı? Eğer onlar kavga ederse de ilk yapacağınız şey beni bilgilendirmek olsun."

Üçümüz de "Tamam," dediğimizde bize gülümsedi ve "İyi dersler," dedikten sonra sandalyesini geri kalanlara döndürdü. "Size gelince..."

Biz, öğretmenler odasından çıkarken bazıları Bayan Yi Bo'nun işinin çok zor olduğunu söyleyerek ona acıyan bakışlar fırlatıyordu ama nedense ben onun herkesi adam edebilecek bir potansiyele sahip olduğu düşüncesine sahiptim. Yani en azından 3 ders saatinde bunu gözlemleyebilmiştim.

Sonuç olarak, ordan çıktığımızda elimde bir adet Seul Hae'yi gördüğü yerde üstüne çıkıp saçlarını yolacağına dair yemin edip duran aşırı tepkili Hyun Bi ve onun ne dediği hakkında en ufak bir fikre dahi sahip olmayan, gözü arkada kalmış Hye Shin Unnie vardı. İki arada bir derede tanışmış, ilk kez tanışan insanlara göre oldukça samimileşmiştik. Hatta kavgayı engellemeye çalışan diğer zavallı hocaların olay bittikten sonra Bangtan'a ve B.A.P'ye kızdığı bir sırada, Hyun Bi ve Hye Shin Unnie, müzik hakkında bile konuşmaya başlamışlardı.

bangtan || jeon jung kookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin