30

6.2K 523 128
                                    

Kitabımın kapağını sertçe kapatıp yatakta doğrulduğumda, bir kaç saattir uyumak için verdiğim mücadelenin boşa gidecek olması kaçınılmaz gibi görünüyordu.

Neden uyuyamıyordum ki?

Jungkook'u merak ediyorsun, diye durumu gereksiz yere tekrar aydınlığa kavuşturan iç sesimi bastırdım. Ben kimdim ki Jungkook'u merak ediyordum?

Tamam, kısa bir geçmişimiz olmuş olabilirdi ama en son bana normal bir insan gibi "Hoşçakal," demek yerine "Umarım bir daha görüşmeyiz," demişti. Şimdi bir de çok sırasıymış gibi karşısına çıkıp ne diyecektim?

Hey, beni hatırladın mı? Tesadüfe bak, sen milyonlarca kilometre ötedeyken ben senin çok özlediğin arkadaşlarını bulup ortalığın biraz karışmasına neden oldum? Çocuğun yeteri kadar derdi vardı, Tanrı bilir uyandığında onu neler bekliyor olac...

Uyanmış mıydı ki? Uyanmışsa, beni hatırlıyor mudur? Onu hastaneye götürürken tüm yol boyunca yanındaydım ve ellerini tutuyordum...

Ah, cidden!

Odamda yükselen telefonumun zil sesiyle kafamı iki yanıma sallayıp düşüncelerimi dağıttım. Ekranda çıkan bilinmeyen bir numaraydı.

"Alo?"

Bir süre karşı taraftan ses gelmedi. Gecenin bu saati beni böyle bilinmeyen bir numaradan arayabilecek insanlar listeme göz atıp bir kaç tahmin yürütebilmeyi başardığımda konuştum.

"Zelo, YongGuk... Siz olduğunuzu biliyorum, kaç defa daha beni böyle aramamanızı söyleyeceğim?"

Zafere ulaştığımı düşünüp bununla alakalı bir cevap beklemeye koyulmuştum ki, sessizlik üzerine, "Young Jae, DaeHyun? Siz misiniz?" diyerek gözlerimi devirdim. "Ya! İleri gidiyors-"

"Ben Tae Hyung."

"Ne?" Pekala, daha mantıklı bir tepki verebilirdim...

"Evet, benim. Ah, uyuyor muydun?"

Sesi o kadar boğuk geliyordu ki, onun için endişelendim. En son hastanede görmüştüm ve o zaman da ruh hali pek iyi sayılmazdı zaten. "Hayır, hayır, uyumuyordum." Sonra numaramı nereden bulduğunu sormayı aklımın bir köşesine yazıp devam ettim. "Bir şey mi oldu?"

"Ben sadece..." Derin bir nefes aldı. "Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum."

"Ah, sanırım hangi konudan bahsettiğini biliyorum."

Bir süre sessiz kaldı. Konuşmasını, bir tepki vermesini bekliyordum ama "Evde misin?" diye sormasını değil.

"Evet," diye yanıtladım. "Tae Hyung, iyi olduğundan emin misin?"

"Değilim." Net sesi kulaklarıma ulaştığında elimden öylece beklemek dışında bir şey gelmiyordu. Üstüne gitsem ters tepebilirdi, değil mi?

"Tae Hyung..."

"Evinizin bir sokak üstünde çocuk parkı var, biliyorsun değil mi?"

Tedirgin bir ifadeyle cevap verdim. "Evet?"

"Bunu istemek çok tuhaf ama... Ben oradayım, yanıma gelebilir misin?"

Babamın evde değil de başka bir hastanede nöbetçi olması ilk defa bir işime yarayacaktı sanırım.

Belki henüz öyle çok yakın değildik ama bariz bir yol katetmiş olmalıydık ki -özellikle o spor salonunda yaşananlardan sonra- beni aramış, dolaylı yollardan da olsa konuşmaya ihtiyacı olduğunu belirtmişti. Onun içini dökmeye ihtiyacı vardı.

bangtan || jeon jung kookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin