İyi ki bu sabah hava güzel demiştim.
Rüzgar yüzünden saçlarım her tarafa dağılıyordu ve ben birisine -belki de birilerine- çarpmıştım ama başımı kaldıramadığımdan neler olduğunu göremiyordum bile.
"Özür dilerim!" Hafifçe eğilip yoluma devam etneyi düşünüyordum ki, beni kolumdan tuttu.
Böyle olunca başımı kaldırıp yüzüne bakma zahmetinde bulunmuştum.
"Ödeşmemiz gerek, Seo Rin."
Jungkook, hafifçe bana gülümserken kolumu kurtarıp bir adım kadar uzaklaştım ondan. Neydi bu? Daha dün dolaylı olarak benden nefret ettiğini dile getirmemiş miydi?
"Unut gitsin," diyerek hırkamın önünü iyice kapatıp yoluma devam etmeye çalıştım ama beni yine kendine doğru çekti.
"Konuşmamız gerekiyor."
Gözlerimi devirip kolumu tekrar kurtarmaya çalıştım ama faydasızdı, çok güçlüydü. "Tanımadığım bir insanla neden konuşayım?"
"Beni tanıyorsun?"
Güldüm. Verebildiğim tek tepki buydu.
"Öyle bakma."
Ne diye hemen şu an onunla konuşmak istiyordu bu içimdeki melekimsi Seo Rin? Hayır yani, bana kendimi değersiz hissettiren kişi tam karşımda duruyordu, bunu yapamazdım!
Aklıma Amerika'da onun evinde geçirdiğimiz zamanlar gelirken üzüldüm. Bana sarılmıştı, defalarca omzumda ağlamıştı; samimiydi.
"Bırak gideyim, okula geç kalıyorum," diyerek kafamdaki düşünceleri dağıtmaya çalıştım. Zaten bu gece uyuyamamıştım bile. "Sen de geç kalıyorsun."
"Yeteri kadar geç kaldık zaten, dersin başlamasına..." Kol saatini kontrol etti. "İki buçuk dakika var."
"Diğerleri nerede?"
"Bangtan mı?" Gülümsedi. "Geç kalacağımı söylediğimde önden gittiler."
"Bu hiç bir şeyi değiştirmez," diyerek başımı salladım. Kendine gel, Seo Rin. Kendine gel. "Ben gidiy-"
"Bugün gitmeyelim."
Bir anda yuvarlak gözlerinin içi parlamıştı. "Ne?"
"Okula gitmeyelim, Seo Rin. Biraz mola verelim, ne dersin?"
Bu lanet mola kelimesi canımı çok acıtıyordu. "Jungkook-"
"İtiraz etme." Kolumu tutan elleri, ellerime indiğinde irkildim ama tepki vermeme bile fırsat vermeden beni sıkıca tuttu. "Yardım et, daha önce hiç yapmadığım bir şeyi yapacağım."
Şaşkın bakışlarımı üzerinde gezdirmekten çekinmiyordum, ama o çok eğleniyormuş gibi gülüyordu. Öyle ki, sesini ilk duyduğumda vokal olduğunu anlayabildiğimi söylemiştim; ama şimdi yıllara ismini kazımış profosyonel bir ses sanatçısı gibiydi.
Bu hafif baş dönme etkisi oluşturuyodu. Beni hipnotize ediyor gibiydi, nitekim bunun da farkında olduğu belliydi.
Elimi bırakmadan bir anda okula giden yönün ters istikametinde koşmaya başladı.
Beni de sürüklüyordu ve onun uzun adımlarına yetişemediğim her saniye arkasından ismini bağırsam da umursamıyordu bile. Bana verdiği tek tepki o güzel gülmesinden ibaretti.
Beni nereye götürdüğünü bilmiyor, tahmin dahi edemiyordum.
Sonrasında ne olacağını umursamadan, "Hep böyle yapıyorsun!" diye bağırdım. O kadar hızlı koşuyorduk ki, sesimi duyabildiğinden emin değildim. "Jungkook, dur artık!"
"Beni tanıdığını itiraf ediyorsun yani?" diye yüksek sesle karşılık verdi arkaya doğru. Ben şimdiden nefes nefese kalmışken, o benim aksime oldukça rahat gözüküyordu.
"Beni tanımadığını iddia eden sendin!" diye yanıtladım ben de. "Dur artık!"
"Beni affediyor musun?"
"Jungkook, dur!" Hızlanmaya başladıkça daha fazla gülüyordu ki bu, bir süre sonra benim de gülmeye başlamama sebep olmuştu. Tuhaf bir şekilde özgür hissetmiştim.
"Tekrar soruyorum, dünkü aptallığımdan sonra, beni affediyor musun?"
"Bunları durduğumuzda konuşuruz!"
Beni umursamadan hızlandı, hızlandı. Etraftaki insanları dehşet bir hızla geçiyorduk ve sabah saatleri olduğu için sokaklarda genel olarak bir kalabalık; yani bizi yavaşlatacak her hangi bir engel yoktu.
"ÖZÜR DİLERİM!" Arkaya doğru bağırdığında, ben nefes almak adına zor anlar yaşıyorken, onun yeni yeni nefes alış verişinin hızlandığını farketmiştim.
Bir şey dememe fırsat vermeden, aniden durup hala kendini frenleyemeyen beni tuttu ve sırtını duvara yaslayarak beni o sersemliğimle kendine yasladı.
Bana sımsıkı sarılıyordu, öyle ki bu hızlı solukların bana mı yoksa ona mı ait olduğunu kestiremiyordum.
"Özür dilerim," diye fısıldadı tekrar. "Özür dilerim."
"Jungkook..."
"Lütfen biraz böyle kalalım. İhtiyacım var." Beni daha da fazla kendine çekti. "Kal."
~~~~~~~~~~
Öncelikle tamam tamam yine böyle bi yerde kestiğim için sakin olun sjsjshksjs
Ve sonra... Ya biz 10bin i geçmişiz~~~~~ Sırf bunun içindi bu bölüm. Sıcak, samimi yorumlarınızın karşılığını hakkıyla veremediğimi düşündüğüm için böyle bir şey yapmaya karar verdim jdjdjdkf
Desteğiniz için çok teşekkür ediyorum, her birinize ayrı ayrı.
Sizi seviyorum, kendinize iyi bakın~ Görüşmek üzere *^*
