"ÇOCUKLAR, DURUN!"
Bu salonun sahibi olan ahjussi ve arkadaşları gürültüye gelmişlerdi ama kimse şu an havada uçuşan yumrukları durduramıyordu.
Tanrım, bu kavganın somut bir nedeni bile yoktu ki! Cidden Hye Shin'in dediği gibi, o iki grubun yanıp tutuşması için birbirlerine rastlamaları yeterli olmalıydı.
Hyun Bi, beni kolumdan tutup geriye çekti. "Seo Rin, yapacak hiç bir şeyimiz yok!"
Bu sırada Tae Hyung, Dae Hyun'un suratına sert bir yumruk indirmişti, öne atılıp diğerleriyle beraber bağırdım. "DURUN ARTIK!"
Fakat değil dediklerimi takan, beni duyan birisi olduğunu bile düşünmüyordum. Araya girmeye cesaret edemiyordum, çok güçlülerdi. Sadece omuzlarımdan itseler bile buradan dev demir kapıya kadar uçabilirdim. Kahretsin, kahretsin.
Jungkook, Tae Hyung'a yardım etmek için hızlı ve çevik bir harekette bulununca Dae Hyun yere düştü.
Evet, Dae Hyun'u zaman zaman bir kaşık suda boğmak isteyebilirdim ama o benim arkadaşımdı; bunu ona söylemesem bile en değer verdiğim insanlar listemin başlarında yer alıyordu hatta.
Ona ben yardım edebilir miydim, o an bu 'ebilmek' meselesini düşünüyor muydum, bilmiyordum fakat kolumu beni sıkıca tutan Hyun Bi'den kurtarıp onların yanına koştum. "DAE HYUN!"
Dae Hyun, dirseğini zemine yaslayıp doğrulmaya çalıştı. Elinin tersiyle dudağının kenarından çizgi şeklinde akan kanı sildikten sonra başımın üstünden bir yere doğru baktı. Ben birileri arasındaki kavgaya daha karışmadan Dae Hyun'a nasıl ulaşabilirimin hesabını yapıyorken, bana seslendiğini duydum.
"Seo Rin, dur! Gelme!"
Etrafımda dönüp, Suga'nın Young Jae'ye attığı tekmeden kurtuldum; Dae Hyun'un söylemeye çalıştığı şey buydu sanırım... Ama ileri doğru bir adım attığımda, bana ellerini uzatıp gelmememi işaret eden bir hareket daha yaptı. Anlayamıyordum. "NE?"
O kadar telaş içindeydim ki, Hyun Bi'yi bile kaybetmiştim. Onu arayacak zamanım yoktu, bu yüzden umursamadan Dae'ye doğru ilerledim. O cidden kötü durumdaydı.
Henüz bir adım atmıştım ki, herkesin aynı anda adımı bağırmasıyla olduğum yere çivilendim.
Korkunç bir sessizlik çöktüğünde, etraftaki ahjussilerin işaret etmesiyle başımı yukarı kaldırıp baktım. Tavana asılı aydınlatma ve hoparlörleri tutan kablo ortadan ikiye kopmuştu. O kablonun aşağı inen uzantısını takip ettiğimde, kablonun Tae Hyung'un ayağının hemen dibinde bittiğini gördüm.
Dev hoparlör tam olarak üstümde sallanıyordu, düşmesine ramak kala Hyun Bi tiz bir çığlık attı ama sanki tüm kan damarlarımdan çekilmiş gibiydi, yine hareket edemediğim o anlardan birindeydim.
Zaten adım atıp kurtulmak için çok geçti.
Karşıdan birinin bana doğru koştuğunu gördüm ama sonrası karanlıktı.
~~~~~~~~~
BILIYORUM, BILIYORUM COK KISA OLDU SJSKXJKZKS Ama çok çok yakın bir zamanda devamını atmayı düşünüyorum *^* yorumlarınızı bıraktığınızda çok mutlu oluyorum ben mesela, kendinize iyi bakın! ♡♡
