24

5.8K 502 41
                                    

Hani yanlışlıkla uyanmışsınızdır, onlarca denemenize rağmen tekrar uykuya dalamazsınız ya.

Sinirle battaniyeyi tekmeleyip söylenmeye başladım. Hayır yani, beni görmeye sadece Hyun Bi gelmişti -yanında tuhaf bir şekilde suskun olan Zelo'yla birlikte- ama Tae Hyung'un nesi bu kadar önemliydi de sırf onun revirde yatıyor olduğu duyulduğu için tüm okulun kızları -başta Choi Seul Hae olmak üzere- revirin kapısının önünde toplaşmışlardı ki?

Hem de Tae Hyung bile o gürültüye uyanmamışken, ben uyanmıştım.

Burada böylece uzanmaktan sıkılmıştım ama şu an ders matematik olmalıydı. Sınıfa geri dönüp bu kafayla bir de matematik dinleyemezdim, değil mi?

Tekrar oflayarak bu sefer telefonumun köşesinde sallanan turuncu minik ayıcıkla oynamaya başladım ama sanırım son bir kaç dakikadır fazla gürültücü olmaya başlamıştım ki, yan tarafımdan bir anda gelen hiç beklemediğim sesle irkildim.

"Uyumaya çalışıyorum." Tae Hyung. Ne zaman uyanmıştı ki? "Sessiz olacak mısın?"

Belli belirsiz bir şekilde tamam diye mırıldanıp tavanı izlemeye başladığımda, yine sıkılıp telefonu elime aldım ve Hyun Bi'ye mesaj attım.

*Zelo'nun nesi var? Buraya geldiğinizde çok suskun gözüküyordu.*

Bir kaç dakika sonra bana geri döndü. En sevdiğim, tüm durumları tane tane anlatan o uzun mesajlardandı.

*Bangtan'ın evine gittiğimizden; onlarla vakit geçirdiğimizden haberleri yoktu, yanlışlıkla ağzımdan kaçırdım, üzgünüm. Biliyorsun, o iki grup iyi geçinmiyor bu yüzden de bize biraz kızgınlar sanırım, ama Zelo yine de gelmek istedi kkk Ah bir de dünden beri Young Jae'ye ulaşamıyorlarmış, endişelenmeye başlıyorlar~ Young Jae sana bir şey söyledi mi?*

Telefona bakıp "Ah, harika" diye söylendiğimde, Tae Hyung'un yatakta kıpırdandığını duymuştum, bu yüzden dudaklarımı dişleyip sessiz kalmak için daha büyük bir çaba sarfederek cevap yazdım.

*Young Jae'den haberim yok. Neden?*

*Bilmem, bu tür şeyleri genelde sana söyler. Her neyse, Bay Kim derse girdi. Öğle arasında görüşürüz~*

Hayır, diyerek zihnimde oluşmaya başlayan ihtimalleri şimdiden katı bir şekilde reddettim. Daha önce Dae Hyun da buna benzer bir cümle kullanmıştı. Dışarıdan Young Jae ve ben cidden bu kadar yakın görünüyor muyduk?

Telefonumu cebime geri yerleştiriyordum ki, elimden kayıp parke zemine düşünce, bu ufak çaplı bir gürültüye sebep oldu.

Tae Hyung, nihayetinde gözlerini açmış, uzun kirpiklerinin altından anlama özürlü falan mısın imalarıyla bana bakıyordu.

"Özür dilerim," diye fısıldadım. "Daha sessiz olu-"

"Boşver."

"Ne?" diye saçma sapan bir tepki vermiştim ki o da derin bir nefes alarak doğrulup yatağın başlığına yaslandı.

"Uyuyamıyorum zaten, sessiz olmana gerek yok," diye durumu açıkladıktan sonra biraz öyle sessizce bekledik.

Daha önce Tae Hyung'un ellerinin benimkilerden bile daha güzel olduğunu söylemiş miydim? Şu an parmaklarını birbirine geçirip duruyor, sol bacağıyla yavaş bir ritim tutuyordu. Göz ucuyla baya bir inceliyordum onu, neyse ki farketmemişti.

"Daha iyisin, değil mi?" diye sordum ortamdaki tüm gerginliği dağıtmak adına. "Buraya geldiğinde çok kötü görünüyordun."

Başını salladı. "Önemli bir şey değildi, sadece Jimin panikledi."

bangtan || jeon jung kookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin