28

5.7K 514 10
                                        

"Ne zaman uyanacak?"

"Uyandığında ne yapacağız?"

"Teyzesine haber vermeli miyiz? Onun geri döndüğünden haberi var mıdır?"

"O gerçekten... Geri döndü mü ki?"

Jungkook, uyanmasına sebep olan, farklı kişilerden gelen farklı seslerin karman çorman aktarıldığı zihninde, duyduklarını anlamlı bir sıraya koyup cümle haline getiremiyor, getirse bile henüz tam anlamıyla uyanamadığından onlara anlam yükleyemiyordu.

Oldukça yavaş geçen bir kaç dakika ardından kendini uyanacak kadar hazır hissedip gözlerini yavaşça araladı.

Ve bu yaptığından dolayı tüm hücrelerine kadar hissedeceği pişmanlık için çok kısa bir süre geçmesi yetmişti. Sırayla hissettiği pişmanlık dizisininin başını, tüm vücudunda hissetmeye başladığı ağrılar çekiyor, hemen ardındansa bulunduğu odada kendine çevrilen meraklı, endişeli gözlerin sahipleri geliyordu.

Jimin, genç oğlana yaklaşıp boğazını temizleyerek, "Jungkook..." diye konuşmaya başladı. Tüm geceyi uykusuz geçirmiş gibi göz altları şişmişti. "İyi misin?"

"Beni nasıl..."

"Seni o sokakta bulduk." Namjoon da Jungkook'un yanına geldiğinde, endişeli bakışlarını gizleme ihtiyacı hissetmiyordu. "Bize açıklaman gereken çok şey var, Jungkook."

"Ama önce iyileş." Bu sefer, şükür ki, genç oğlanı umutsuzluğa boğmadan bir cümle sarfeden kişi Jin olmuştu. "Çoğu şeyi... Hye Shin anlattı. Onunla karşılaştığını, geri dönmemek üzere gitmek istediğini... Hepsini biliyoruz."

Genç oğlan kaşlarını çatıp doğrulmaya çalıştı ama bunu yaptığı an darbe aldığı yerler kendini hatırlatmakta gecikmediği için bu hareketinden vazgeçti. Hye Shin şu an burada yoktu. Olsa bile... Ne diyebilirdi ki?

Ağzını açıp tek kelime etme hakkına sahip miydi? Bu kadar uzun süre ortadan kaybolmasının nesini açıklayabilir, mantıklı bir çerçeveye sığdırabilirdi?

"Jungkook, onlar kimdi?" Hoseok, yüzünde bariz bir üzüntüyle Jimin'in yanına oturduktan sonra devam etti. "Senden ne istiyorlar?"

Bir kaç yıldır kendisine bunu sorup duruyordu zaten, benden ne istiyorlar?

Genç oğlan ne hissederse hissetsin bu sefer yatakta doğrulmayı başarıp sırtını arkasına yasladıktan sonra cevapladı. "Abimi aramam gerekiyor..."

"Jungkook, sana bunları yapan-"

"Abimi aramam gerekiyor." Sesi net bir öfkeyi sırtında taşıyorken, her ne kadar mantıksız hareket ediyor olduğunu bilse de bunu diğerlerine şu an açıklayamazdı. O siyah takım elbiseli adamla aralarında geçen konuşmadan kimsenin haberi yoktu. Sesini kontrol altına alıp devam etti. "Lütfen... Sadece onu aramam gerekiyor, sonra her şeyi açıklayacağım. Telefonumu verebilir misiniz? Ceketimin cebinde."

Ayağa kalkıp yatağın ucuna bırakılmış ceketi eline alan kişi, baştan beri hiç sesi çıkmayan Suga olmuştu. Ceketin ceplerini karıştırdı. "Burada telefon yok."

"Ah hayır," Jungkook pantolonunun ceplerinde de küçük çaplı bir arama yaptı ama o eski model küçük cep telefonunu bulamıyordu. "Düşürmüş olmalıyım..."

"Bunu kullan." Jin, kendi telefonunu uzatırken ekledi. "Ama ondan önce, teyzene haber vermedik, onunla mı kalıyorsun?"

"Hayır. Aslında evet, onunla kalıyordum ama... Yani... Anlatacağım, tamam mı? Haber vermemeniz iyi olmuş."

bangtan || jeon jung kookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin