Eylül, o sırada oğlunu kucağına almak ister, bunun için Serkana doğru yaklaşmışken mermi ona isabet eder. Yavaş yavaş yere yığılan Eylülü gören Atakan kendini yere atar. "Nasıl yaptım bunu? Eylülll!!!" Polisler gelmişti, Atakanı tutuklayıp götürürler. Serkan da kucağında Selim ile kalakalmıştı, Eylül yan tarafında kanlar içindeydi. Bir feryat eder "Eylüllll"...
Ambulans Eylülü hastaneye götürür, Serkan da yanındaydı, çok korkmuştu, bir an önce hastaneye gitmek istiyordu ama yol bitmek bilmiyordu. Ambulanstaki görevlilerden biri Eylülün kalp atışlarının yavaşladığını söyler...
Eylül, o korkunç geceyi hatırladı, göğsündr korkunç bir ağrı hissetmişti. Ama oldukça zaman geçmişti, artık iyileşmişti, ama yüreğindeki acı hala geçmemişti. Selimi öptü, yatağına yatırdı. İçeriden ses gelir "hayatım kahvaltı hazır..." Gözyaşları süzülür, uzun süre yanına gelmediğini farkeden Atakan Eylülün yanına gelir, " hadi canım gelmiyor musun? Yumurtan soğuyor..."
Olaylardan sonra Serkan ve Eylül bu ilişkiyi yürütemediklerini farkederler, sürekli kavga ediyorlardı. Serkan günlerce eve gelmemişti, en son eve boşanma kağıdı gelir, Eylül de Serkanı daha fazla yormamak için ağlaya ağlaya imzalamıştı...
Atakan'ı tutuksuz yargılamışlardı. Sürekli Eylülün yanındaydı. Eylül bir türlü kurtulamamıştı, Atakan hastaydı, bu aşk değil, hastalıklı bir takıntıydı...
Hayatı kararmıştı Eylülün, Serkan onu boşamıştı, terkedilmişti. Bu hayatta oğluyla yapayalnız kalmıştı. Babasız büyüyecek olan oğlunu ve annesinin durumunu düşündüğünden Atakanın evlilik teklifini kabul eder, ama bu onun için bir intihardı...Eylül, Atakana kızları görmek için İstanbul'a gitmek istediğini söyler. Ankarada oldukları için kızları görememişti. Atakan uzun zamandır birşey istemeyen Eylülün bu isteğini kırmaz. Onu İstanbula götüreeğini söyler....
1 hafta sonra Eylül, Atakan ve Selim ile İstanbula gelir. Eylül, kızların kaldığı yurda uğrar, kızların hiçbiri yoktu. Yan odadan çıkan kızın birine kızları sorar. Kız da Cemrenin nikahı olduğunu ve Kaderle Meralin de orda olduğunu söyler. Eylül şaşırmış ve sevinmişti. Kızların verdiği adrese gitmek ister. Atakan onu nikah dairesine götürür. Eylül yolda "ben mutlu olamadım, bari kardeşim mutlu olsun. Kuzey de çok iyi bir çocuk, sonunda evleniyorlar, Cemre artık mutluluğu hakediyor..." diye düşünüyordu.
Atakan onu bıraktığında daha nikah başlamamıştı. Eylülün geldiğini kimse görmemişti, en arka sırada duruyordu çünkü.Kızların hepsi çok güzel giyinmişti, Songül elinde Masal ile ordaydı yanında takım elbise içinde Serkan ve Güney vardı. Feride ve Toprak da oradaydı, Feride hanım Songülün kucağındaki Masal ile oynuyordu.Masal kocaman olmuştu...
Ve Cemre.. Cemre gelinlik içinde çok güzel olmuştu. Eylül içinden "güzel kardeşim" diye geçirir. Etrafa bakınır ama Kuzeyi göremez. Nikah memuru gelin ve damatı masaya çağırır. Cemre masaya doğru yürür ve arkasından Serkan gelir. Cemrenin yanına oturmuştu. Eylül uzun süre gelmeyince, Atakan Selimi de alır, yanına gelir. Kapının sesini duyan Serkan, en arkada duran Eylül ve Atakanı görür. Cemre o sırada "Evet!" der ve alkış kopar. Eylülle göz gelen Serkan, nikah memurunun sorusunu uzun süre cevapsız bırakmıştı. Ve sonunda cevabını verir "Evet!" Ve Eylülün gözünden yaşlar süzülür....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
FanfictionMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...