80. Bölüm - Hayal

473 38 6
                                    

Sıcak, güneşli bir gün...
Ufak bir müstakil ev, şirin bir bahçesi var, bahçede bir salıncak, Eylül salıncakta oturuyor...
Eylül telefonda Songülle konuşuyordu "... tamam o zaman, biz akşama geliyoruz.." der ve telefonu kapatır. Serkan, Eylülün yanına gelir, yaşlanmışlar birazcık. Serkanın saç sakal birbirine karışmış. Eylül Serkana sarılmış bir şekilde, "canım, o şarkıyı söylesene". Serkan "hangi şarkı canım?" der. Eylül pek de iyi olmayan sesiyle şarkıya giriş yapar;

Ne senden öncesi, ne senden sonrası...

Serkan da gülerek eşlik eder Eylüle, Serkan şarkıyı söylemeye başlayınca Eylül susarak iyice sokulur Serkana, gözlerini kapar, Serkanın boştaki elini tutar...

Ne senden öncesi
Ne senden sonrası
Ne senden öncesi
Ne senden sonrası

Ayrılık aman
Ölümden yaman
Geçmiyor zaman
Geçmiyor

Ne anam, babam
Ne hoş hatıran
Yetmiyor canım
Yetmiyor

Ben sende tutuklu kaldım
Kendi hayatımdan çaldım
Yedi cihan dolandım
Bana mısın demiyor

Ben sende tutuklu kaldım
Kendi hayatımdan çaldım
Yedi cihan dolandım
Bana mısın demiyor

Sakladım gözlerimi
Sustum hep sözlerimi
Yandım yar közlerimi aah...
Savur savur bitmiyor

Ben sende tutuklu kaldım
Kendi hayatımdan çaldım
Yedi cihan dolandım
Bana mısın demiyor

Serkan şarkıyı söylerken gelen sesler ortadaki tüm romantizmi böler...

İçeri bir genç çocuk giriyor 20lerinde, onun Selim olduğunu anlıyoruz, bir kızla tartışıyor bu sırada. Kız sarışın, yeşil gözlü uzun ve zayıf, daha küçük olduğu belli oluyor, en fazla 17-18 yaşlarında..

Çocuk bağırıyor "onunla görüşmeyeceksin. Gözüm tutmadı onu..."
Kız öfleyerek içeri giriyor, Eylül ve Serkanı öpüyor.
Serkan "ne oldu yine niye kavga ediyorsunuz? " diye sorar. Kız yanıtlar "abim yine bana karışıyor,klasik..." der gözlerini devirerek. Serkan oğlana göz kırpar , "Aferin Selim, kardeşine böyle sahip çık, malum ben hepinize yetişemiyorum..." der. Eylül araya girer "olay ne?" der. Selim anlatır "yine o çocuk gelmiş, eve kadar getirmiş kızı. Bilmiyorum gözüm tutmadı onu..." der. Eylül de gülerek "hee sen Oğuz'u diyorsun. Ben tanıştım Oğuzla, düzgün bir çocuğa benziyor." der. Serkan da hemen karısına dönerek " ben neden bilmiyorum bu Oğuz'u? Neden bana haber verilmiyor?" der. Eylül de " işte, böyle yapma diye söylemiyor kızımız sana." der hemen. Serkan da "naapıyormuşum ? Kızımı zibidilerden korumak istemem suç mu?" der. Eylül de "tabii ki değil ama tanımadan da bilemezsin ki hayatım, sonuçta ben de seni böyle böyle tanıdım, unutma" der. Serkan susmuştu, sonra kızına dönerek "tamam o zaman çağır da biz de tanıyalım şu Oğuz'u.." der. Kız da "aslında.... zaten haftaya balo için beni evden alıcak. O zaman görüşürsünüz..." der.
O sırada siyah kıvır kıvır saçlı, yeşil gözlü bir kız gelir, bu kızın da Masal olduğunu anlarız, Selim onu öper, "hoşgeldin canım" der, Masal utanmıştı " yaa naapıyosun herkesin içinde." der. Masal, Eylül ve Serkana selam verir, Selim "ee Songül teyzemlerle konuştun mu şu söz işini? Akşam geliyoruz ona göre, herşey hazır." der. Masal birşey demeden Eylül atlar "konuştuk biz Songülle, hazırlanıyorlar. Akşama gidicez işte biz de"

Serkan ortada dönen muhabbete ve karşısında gördüğü manzaraya son kez bakar, karısı yanında, çocukları büyümüş kocaman oldular, Selim evlilik yolunda, kızları da mezun oluyor, çok sağlıklı ve güzel... herşey öyle güzel ki...

Rüya Sonu

Doktorlar müdahale ederken herkes dışarıda onlara bakıyor. Serkana birşey olamazdı...

Güney de gelmişti, "kardeşim noolur bırakma bizi. Bak hadi biz umrunda değilsek Eylülü, Selimi, bebeğinizi düşün... istersen suratıma bakma, benimle asla konuşma, ama iyi olduğunu bileyim. Hadi kardeşim.."

Cemre, Gökhanın ölümünü hatırlar, aynı böyle can çekişmişti o sedye üzerinde... doktorlar aynı bu şekilde durup öylece bakmışlardı ona...

Sema "gitme oğlum, bak ben seni yeni buldum, kaybedemem, noolur bırakma bizi..."

Nazan "Serkan, oğlum... sana birşey olursa ben yaşayamam annecim, yapamam, yaşayamam sensiz. Noolur oğlum, noolur..."

Eylül dayanamaz içeri girer, kimse tutamamıştı, o sırada kapı da kapanmıştı, kimse giremedi peşinden. Doktor "olmuyor, dönmüyor.." der. Eylülün beyninden kaynar sular dökülmüştü resmen. Serkan ona söz vermişti, bırakmayacaktı. Doktora gidip yalvardı "lütfen, lütfen yeniden deneyin, o beni bırakmaz, o bana söz verdi, beni asla bırakmayacaktı, lütfen tekrar deneyin...". Doktor "yararı olmaz hanımefendi, noolur bir zorluk çıkartmayın... maalesef, maalesef hastayı kaybettik.."

Kırgın ÇiçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin