Serkan, örtüye sarılı halde Selim'i görünce şaşkına döner. Hemen kucağına alır ve üstünü örter. Selim ağlamaya başlar...
Kızlar, hala gelmeyen Eylül ve Serkanı merak eder, uyukluyorlardı. Üniversite yurtlarının en güzel yanı gece giriş çıkışlarının problem olmamasıydı. Onlar gelene kadar evde beklemeye karar verirler. Cemre kızlara "Eylül sizce Serkan'a senin çocuğun değil derken neyi kastetti? Böyle birşey mümkün mü?" diye sorar. Meral "ben hiçbirşey anlamadım canısı" der. Kızlar olayı çözememişti...
Feride eve geldiğinde Toprak'a "nedir benim bu kızlarımın çektiği? Ne zaman mutlu olacak benim kızlarım Toprak? ". Toprak da "onlar da mutlu olacak bitanem, sen üzülme, herşey yoluna girecek..."
Eylül, kapana kısıldığını anlar, Atakanın bacak arasına tekme atarak kapıya yönelir, anahtarının Atakanın cebinde olduğunu farkettiğinde çok geçti Atakan onu tekrar yakalamıştı, gitmemesi için yalvarıyordu,"Seni seviyorum Eylül, üçümüz güzel bir aile oluruz lütfen düşün" der. Eylül onu bırakmayan Atakanı var gücüyle iter. Atakan yere düşmüş kafasını vurmuştu. Baygınlığından yararlanan Eylül, Atakanın cebinden anahtarı alarak kapıya koşar, kapıyı açtığında karşısında kucağında Selim'le beraber Serkanı görür...
Songül, bir anda uyanır, korkunç bir rüya görmüştü. Güney'i uyandırır. Güney'e rüyasını anlatır, Güney de sarılarak sakinleştirir o sırada Masal ağlamaya başlar. Güney "tam da sırası be kızım, ağlamasan olmazdı, şurda iki dakika annenle romantik bir an yaşıyorduk"der. Songül de telaşla "hala haber gelmedi dimi Selimden? " diye sorar. Güney telefonu kontrol eder, arama yoktu , endişelenmeye başlamıştı. Masal ağlamaya devam ediyordu, Songül kucağına aldı ve çok ateşi olduğunu farkeder. Masal adeta yanıyordu...
Eylül, oğluna doğru koşar, sonunda bulmuştu, mutluluktan ağlamaya başladı. O sırada onlara doğru elinde silahla gelen Atakanı farketmediler bile...
Güney, hemen hastaneye getirir kızını. Doktor hemen serum takar, endişelencek birşey olmadığını, yeni doğan çocuklarda böyle şeyler olabileceğini söyler. Songül de Güney de rahatlamıştı. Doktor birkaç test yaptıktan sonra serumu bittiğinde eve göndereceğini söyler onlar da Masal'ın başında beklerler.
Doktor, olumsuz birkaç birşey gördüğünü ama bunun ateşe sebep olmadığını söyler. Erken doğması sebebiyle kalbinde bir problem gelişmişti, bu zamanla atlatılabilir birşey de olabilirken, onu öldürebilirdi bile. Güney doktora " nasıl yani benim kızımın nesi var doktor? Kızımı kurtaracaksınız, o daha yeni doğdu, küçücük onun ne suçu var, kurtarıcaksınız kızımı" diye bağırmaya başlar. Songül de Güneye yaslanıp ağlamaya başlar...Atakan, Eylül Serkan ve oğlu Selim'i bir arada görünce çılgına dönmüştü. Eylül de Serkan da onu farketmemişti, mutlulukla Selim'e sarılmışlardı. Silahını, görmeye tahammül bile edemediği Serkana çevirir , böylelikle ondan kurtulacaktı, artık Eylül ve Selimle mutlu bir hayat kurabilirdi ve silah ateşlenir...."bamm"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
FanfictionMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...