Ameliyathaneden bir hemşire çıkar ve müjdeyi verir. Eylüllerin bir kız bebeği olmuştu. Eylül de baygın halde çıkarılıp odaya götürülüyordu. Kızlar ve Güney Eylülün yanına odaya gittiler. Eylül uyanıyordu...
Hafiften narkozun etkisindeydi hala "Serkan.. " dedi.Serkanın ise yoğunbakımdaki mücadelesi sürüyordu... Sema ve Nazan hanım başındaydı..
Güney Eylüle müjdeyi verdi, Serkanın hala yaşadığını ve hayata tutunduğunu söyledi. Eylül inanmıyordu "hayır yalan söylüyosun Güney, Serkan öldü, doktor söyledi zaten, bitti bıraktı bizi... kızım da erken doğdu o da bırakacak beni...". Songül sevgiyle bakar Eylüle "yapma Eylül, kendine acı çektirme. Doğru söylüyoruz Serkan yaşıyo Eylül... sen bayıldıktan sonra diğer doktor onu yaşatmayı başardı Eylül. Ayrıca kızın da seni bırakmayacak, Masalı hatırlamıyo musun? Ufacıktı, parmak kadar, o da erken doğdu hatırlamıyor musun?" der. Eylül biraz mutlu olmuştu ama kızı için. Serkandan ümidi kesmişti, herkesin ona yalan söylediğini düşünüyordu.
Songülle Güney bebeği görmek için odadan çıktılar. Songül hemşireye hangi bebek olduğunu sorduktan sonra Güneyle incelemeye başladılar. Songül ağlayarak "bu çok küçük Güney! Çok ufak... Masal böyle değildi, Masal daha büyüktü... Nasıl yaşayacak bu? " der. Güneyin de morali bozulmuştu. Sarıldı ve teselli etti karısını "o da Masal gibi güçlüdür eminim, yaşayacak Songül, baksana annesi neler atlattı, babası da güçlü, hala direniyor ailesi için. " Sonra Nazan ve Sema da geldiler, torunlarına baktılar...
Selin, oğlunun hastanede olduğunu duyunca endişelendi, ona birşey olduğunu sanmıştı. Hemen hastaneye geldi ve yatanın Serkan olduğunu görüp rahatladı. Ama kaç senedir tanıdığı çocuğu öyle görünce bir tuhaf oldu...
Güney annesini görünce şok oldu, hemen yanına gidip bağırmaya başladı "niye geliyosun niye? Yine ne istiyosun?"
Selin " hastanede olduğunu öğrendim, sana birşey oldu sandım, hemen geldim." der.
Güney de "sen zaten beni düşündüğünden yapıyorsun herşeyi. Benim iyiliğim için Songülden boşanmamı istersin, hep benim için dimi? Başka birşey düşünmezsin? Acaba sevdiği birine mi birşey oldu? Acaba Masal'a mı birşey oldu? Bunlar umrunda değil dimi? Biz kaç gündür nelerle uğraşıyoruz, hiç umrunda değil, Masal ne haldeydi haberin yok.." der.
Songül hemen araya girip Güneye hastanede olduklarını hatırlatır, ama herkesin sinirleri bozuktu kaç gündür...
Selin de " herşeyden haberim var. Sadece bana sinirlisin diye yanına gelmek istemedim. İşe yaradı o dedektif dimi? Yakaladılar o psikopatı?" der.
Güney afallar, "nasıl yani? Sen biliyo muydun?" diye sorar. Selin ise Masalın bulunması için her bağlantısını kullandığını ve o bağlantıların polislere Masalın bulunması için yardım ettiğini anlatır. Songül de Güney de şok olmuştu...Eylül kızını görmek istiyordu, ama küvezden dışarı çıkarmıyorlardı. Çok küçük doğduğu için orda kalması gerekiyordu...
Güney duyduklarına inanamıştı. Yani annesi sayesinde mi bulunmuştu Masal? Sanırım annesine bir şans verecekti...
2 gün sonra
Kızlar Eylülle konuşuyordu. Meral "gördük canısı, öyle güzel ki, babasına benzeyecek sarışın aynı Serkan gibi.." der gülerek. Cemre de dürterek uyarır Merali. Eylül ağlamaya başlar "kızıma baktıkça onu hatırlıcam demek... ona baktıkça Serkanı görücem, nasıl dayanıcam ben buna?" der, hala inanmıyordu Serkanın yaşadığına. Hayat enerjisi bitmiş gibiydi, gülmüyordu, konuşmuyordu...
Kader dayanamaz Eylülü yavaş yavaş kaldırır, Serkanın yanına götürecekti, Eylül başka türlü inanmayacaktı. 2 gün olmuştu ve Eylül Serkanın öldüğünü düşünüp yas tutuyordu, sütü de kesilmeye başlamıştı, kızının en çok anne sütüne ihtiyacı varken hem de..Kader Eylülü yoğunbakım önüne getirir, Eylül inanamadı, cidden Serkan orada ve son gördüğü zamanki gibiydi.. Doktordan izin alıp içeri girerler. Eylül Serkanı görüp iyi olduğuna emin olunca sevinmişti, morali yerine gelmişti.
Hemşire gelir Eylülün odasına. Çıkış işlemleri yapılacaktı. Bebeğin daha bir süre orda kalması gerkiyordu. Hemşire "prenses diyoruz ama ismine karar vermediniz mi hala?" der. Kızlar birbirlerine bakar, Eylülün ağlamaya başlayacağını düşünmüşlerdi. Eylül ise "hayır karar vermedik. Babası uyansın, onun aklında vardır birşeyler, ondan sonra koyarız" der gülümseyerek. Kızlar şaşırmıştı, Eylülün morali çok iyiydi, umutluydu... Konuşuyor gülüyordu artık... geriye sadece Serkanın uyanması kalmıştı..
Güney Songülle annesi hakkında konuşmak ister. Songül zaten Güneyin annesini affetmesini istiyordu, bu yüzden aldığı karara çok sevindi. Güney'e annesini yemeğe çağırmasını ister. Güney ilk başta istemez, "Songül, Serkan bu haldeyken bi de yemek mi vericez?" der. Songül de "sevgili, bak, benim de çok keyfim yok ama hayat kısa. Serkanla bunu anladık zaten. Beklemeyelim, bir an önce affet anneni. Hem Serkanın ne zaman uyanacağı belli değil. Aylar da sürebilir. Beklicek misin o kadar?" der. Güney düşündükten sonra hak verir Songüle. Akşam için beraber yemek hazırlarlar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırgın Çiçekler
Hayran KurguMaria'sını çok seven Leonardo... Sevdiği için herşeyi kabullenen deniz gözlü bir adam ve onun için herşeyi göze alan bir yosun gözlü kız... Bu ikilinin ve çevresini anlatan bir Kırgın Çiçekler hayali senaryosu...